Kıyâmet Günü İçin Ne Hediye Getirdiniz?
Dünyaya gelen her insan, bir ebediyet yolcusudur. Nasıl ki uzun bir yolculuğa çıkacak olanlar kendilerine yol azığı tedârik ederlerse, Hakʼtan gelip yine Oʼna dönecek olan insanoğlu da bu ebediyet yolculuğu için hazırlanmak ve kendisine âhiret azığı biriktirmek mecbûriyetindedir.
Mevlânâ Hazretleri buyurur:
“Cenâb-ı Hakk’ı dost edinmek istersen, şunu iyi bil ki, dostların yanına eli boş gidilmez. Dostların yanına eli boş gitmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzer. Cenâb-ı Hak mahşer gününde kullarına:
«–Kıyâmet günü için ne hediye getirdiniz?» diye soracak ve ardından şöyle buyuracak:
«–Sizi ilk yarattığımızda olduğu gibi, eli boş, azıksız olarak, tek başınıza ve muhtaç bir hâlde geldiniz. Haydi söyleyin, kıyâmet günü için ne hediye getirdiniz? Yoksa sizde dünyadan âhirete dönmek ve Allâh’ın huzûruna çıkmak ümidi yok muydu? Kur’ân’ın kıyâmet hakkındaki haberleri, size boş mu görünmüştü?»
Ey ahsen-i takvîm, yani en güzel vasıfta yaratılan insan! Hakkʼın kapısına böyle boş bir gönülle nasıl adım atıyorsun?
Bu fânî âlemde azıcık olsun uykuyu, yemeyi-içmeyi azalt da Cenâb-ı Hak ile buluşacağın zaman için bir hediye hazırla!”
EN HAYIRLI AZIK
Dünyaya gelen her insan, bir ebediyet yolcusudur. Nasıl ki uzun bir yolculuğa çıkacak olanlar kendilerine yol azığı tedârik ederlerse, Hakʼtan gelip yine Oʼna dönecek olan insanoğlu da bu ebediyet yolculuğu için hazırlanmak ve kendisine âhiret azığı biriktirmek mecbûriyetindedir.
Rabbimiz buyurur:
“…Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. (Ey müʼminler! Âhiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benʼden (emirlerime muhâlefetten) sakının.” (el-Bakara, 197)
Bu sebeple fânî dünyada yerli edâsıyla oturup nefsânî arzular peşinde oyalanmak, en kıymetli sermaye olan zamanı uhrevî kazançlardan mahrum bir şekilde tüketmek, neticesi hazin bir pişmanlık olan en büyük gaflettir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013
YORUMLAR