Kıyamet Ne Zaman?

Cibril Hadîsi diye bilinen meşhur rivâyette, Hazret-i Cibril'in Peygamberimiz’e sorduğu “Kıyâmet ne zaman kopacak?” sorusuna Efendimiz ne cevap veriyor?

Cibril Hadîsi diye bilinen meşhur rivâyette, Hazret-i Cibril, Peygamberimiz’e sordu:

“–Kıyâmet ne zaman kopacak?”

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle cevap verdi:

“–Sorulan, bu hususta sorandan daha bilgili değildir.”

Daha sonra Cebrâil -aleyhisselâm-, kıyâmetin alâmetlerini sordu ve Efendimiz bazı alâmetlerini bildirdi. (Müslim, Îmân, 1, 5)

Bu cihan, bir imtihan mektebidir.

Her insana, eceliyle sona erecek mahdut bir imtihan ömrü verildiği gibi, kâinâta da bir ecel tayin buyurulmuştur ki o da kıyâmettir. Zira Cenâb-ı Hakk’ın bekā / sonsuzluk sıfatı bu dünyada hiçbir varlıkta yoktur. Mezar taşlarının üzerine;

“O’dur Bâkî olan.” yazılır ki, bu ifadeyi okuyanlar, fânîliği idrâk etsinler ve âhirete hazırlansınlar.

İnsan, nasıl kendi ecelinin ne zaman geleceğini bilemezse, kıyâmetin tam vaktini de hiçbir insan bilemez. Onun ilmi ancak Allâh’a mahsustur. Rabbimiz buyurur:

“Sana kıyâmeti sorarlar:

«–Gelip çatması ne zamandır?»

Sen onu nereden bilip bildireceksin! Onun nihâî ilmi yalnız Rabbine aittir. Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.” (en-Nâziât, 42-45)

Evet ecel meçhuldür. Lâkin, insana yaşı ilerledikçe, hastalık ve yaşlılık gibi emâreler verilmiştir ki; ecelinin yaklaştığına dair bu işaret ve alâmetleri doğru okuyarak, fânî dünyaya ve nefsânî lezzetlere aldanmasın ve esas hayat olan âhirete hazırlansın.

Aynı şekilde, tam vakti kimse tarafından bilinmese de, kıyâmet ile alâkalı birçok alâmet, Kur’ân-ı Kerim ve hadîs-i şeriflerde bize bildirilmiştir.

Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Onlar kıyâmet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar. Şüphesiz onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca ibret almaları neye yarar?” (Muhammed, 18)

Âhirzaman Nebîsi Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in cihâna gönderilmesi dahî, kıyâmet alâmetlerinden biridir. Asr-ı saâdetten bu yana yaklaşık 1500 sene geçmiştir.

  • Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bildirdiği küçük alâmetlerin hemen hepsi zuhûr etmiştir.
  • Büyük alâmetler denilen Deccal, Dâbbetü’l-Arz ve Ye’cüc-Me’cüc istîlâsı gibi hâdiselerin ne zaman ortaya çıkacağını Cenâb-ı Hak bilir.

İslam ve İhsan

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

Kıyamet Ne Zaman Kopacak?

KIYAMET ALAMETLERİ MADDE MADDE

Kıyamet Alametleri Madde Madde

KIYAMET ALÂMETLERİ: ZİNÂ VE BİNALARIN ÇOĞALMASI

Kıyamet Alâmetleri: Zinâ ve Binaların Çoğalması

KIYAMET ALAMETLERİ

Kıyamet Alametleri

KIYAMET NASIL KOPACAK?

Kıyamet Nasıl Kopacak?

KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

Kıyamet Ne Zaman Kopacak?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.