Kıyametin 10 Büyük Alametinden Biri
Kıyâmetin on büyük alâmetinden biri olan “Duhân”, duman demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu isimde bir sûre de vardır. Allah Rasûlü Efendimiz’in kıyâmet alâmeti olarak bahsettiği duman ile bu sûrede zikredilen dumanın aynı şey olup olmadığı hususunda ihtilâf edilmiştir.
Duhân sûreside Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır. (İşte o zaman insanlar:) «Rabbimiz! Bizden azâbı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz.» (derler). Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir Elçi gelmişti.” (ed-Duhân, 10-13)
Bu âyetle ilgili iki farklı görüş vardır:
Birinci görüş:
Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) ve çoğunluğun anlayışına göre Mekkeli müşriklerin Müslümanlara yönelik eziyetlerini artırdığını gören Rasûlullah Efendimiz, onların kıtlıkla cezalandırılması için Allâh’a duâ etmiş, Allah Teâlâ da duâsını kabul etmişti. Böylece Mekke halkı büyük bir kıtlığa dûçâr oldu. Bu kıtlıkta leş ve kemik yemek zorunda kalan ve açlıktan gözlerinde fer kalmayan Mekkeli müşrikler, etrafı duman kaplamış gibi görüyorlardı. Bunun üzerine Allah Rasûlü Efendimiz’e müracaat ederek bu felâketin kaldırılması için Allâh’a duâ etmesini istemişler, kıtlık sona erdiği takdirde îmân edeceklerine dair söz vermişlerdi.
Fakat o bedbaht müşrikler, Rasûlullâh’ın duâsı üzerine sıkıntıları hafifleyince tekrar Müslümanlara hakaret ve eziyete başladılar. Abdullah bin Mes’ûd’a göre, Duhân Sûresi’nde geçen dumandan maksat, o zaman müşriklerin açlıktan etrafı dumanlı görmeleridir.
İbn-i Mes’ûd (r.a.) şöyle demiştir:
Kureyş Kavmi İslâm’a girmekte ağır davranmıştı. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz onların aleyhine duâ ettiler de onları bir kıtlık yakaladı. Öyle ki o yıl helâk oldular, leş yediler, kemik kemirdiler. Ebû Süf-yân, Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in huzûr-i âlîlerine geldi ve:
“–Ey Muhammed! Sen’in getirdiklerin arasında sıla-i rahim (akrabayla ilgilenmek) de var. Hâlbuki Sen’in kavmin helâk olmuş vaziyettedir. Artık Allâh’a duâ et!” dedi.
Rasûlullah Efendimiz veya İbn-i Mes’ûd (r.a.):
“O hâlde semânın apâşikar bir duman getireceği günü gözetle!”[1] âyetini okudu.
Sonra Kureyşliler tekrar kâfirliklerine döndüler. Bu dönüşlerinin cezası da Allah Teâlâ’nın şu buyruğunda ifâde edilmektedir:
“Fakat Biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikâmımızı alırız.” (ed-Duhân, 16) Bu intikam, Bedir günü olmuştur.
Râvîlerden biri olan Mansûr, şunu ilâve etmiştir:
“Rasûlullah (s.a.v.) duâ ettiler de onlara yağmur ihsân olundu. Yedi gün yedi gece bol miktarda yağmura nâil oldular. Bu kez insanlar yağmurun çokluğundan şikâyet ettiler. Bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz:
«Allâh’ım, etrafımıza yağdır; üzerimize değil!” diye duâ buyurdular. Başlarının üzerindeki bulutlar derhâl açılıverdi ve civar bölgelerdeki insanların üzerine yağmur yağdı.”[2]
Burada şu hususa da dikkat etmek lâzımdır ki; âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan Rasûlullah Efendimiz müşriklere, kendisine eziyet ettikleri için değil, İslâm’ı yalanlamaları ve Allâh’a başkaldırmaları sebebiyle bedduâ etmişlerdir. Nitekim îmân ile şereflenmeleri ümidiyle de üzerlerindeki iptilânın kaldırılması için duâ buyurmuşlardır. Yani Efendimiz’in bütün derdi ve arzusu, insanlığın ebedî kurtuluşuydu.
İkinci görüş:
Abdullah bin Abbâs ve Abdullah bin Ömer (r.a.) gibi bazı ashâba göre ise bu “duhân”, kıyâmetten önce dünyayı saracak olan bir dumandır. İbn-i Kesîr gibi bazı müfessirler de bu görüşü tercih etmişlerdir.
Buna göre kıyâmet yaklaştığı zaman gökten yeryüzüne bir duman inecek, bütün Dünya’yı saracak ve kırk gün devam edecektir. Yeryüzü aşırı derecede ısınacaktır. Mü’minler bu dumandan -hafif nezleye tutulmuş gibi- çok az etkilenecek, kâfir ve münâfıklar ise şiddetle sarsılacak, âdeta sarhoşa döneceklerdir.[3]
DİPNOTLAR
[1] ed-Duhân, 10.
[2] Buhârî, İstiskā, 13, Tefsîr, 30, 44/2. Krş. Müslim, Münâfikîn, 39, 40; Ahmed, I, 431, 441.
[3] Bkz. Metin Yurdagür, “Duhân”, Diyânet İslâm Ansiklopedisi, IX, 547.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
YORUMLAR