Kızılderili Çift İslâm İle Şereflendi

Arjantin'de Kızılderili Mapuche Kabilesi'ne mensup olan Rehue Calquin-Sofia Gonzalez çifti, müslüman oldu.

Arjantin'de Kızılderili Mapuche Kabilesi'ne mensup olan ve hayatlarının büyük bölümünü Şamanizm inancıyla geçiren Rehue Calquin-Sofia Gonzalez çifti, misyonerlerin kendileriyle buluşturduğu İncil'i okuyup Hristiyanlığı seçtikten sonra akıllarındaki soruların yanıtlarını Kur'an-ı Kerim'de bularak müslüman oldu.

Tatillerini Türkiye'de geçiren 38 yaşındaki Dr. Rehue Calquin ve 33 yaşındaki eşi Sofia Gonzalez, müslümanlığı tercih etme nedenlerini AA muhabirine anlattı.

Dünya üzerinde yaklaşık 450 bin üyesi kalan kabilelerinde Şamanizm inancının yaygın olduğunu ifade eden çift, misyonerler vasıtasıyla tanıştıkları İncil'i okuyup, Hristiyanlığı yol gösterici olarak kabul ettiklerini kaydetti. Kızılderili çift, baştan sona okuyarak inceledikleri İncil'de bulamadıkları bazı soruların yanıtlarına Kur'an-ı Kerim'de ulaştıklarını söyledi.

"TANRIYA AÇIKLAYACAK SÖZ, ÇİZECEK BİR RESİM VEYA HEYKEL YOKTUR"

İslam'ın karşılıklılık ilkesine dayalı kuralları olduğunu ifade eden Dr. Rehue Calquin, eşi Sofia ile 2011 yılında İslam'la tanıştıklarını ifade ederek, "Bundan önceki inancım, yaşadığım yerin, toplumumun inancıydı. Aziz Cesteros'un bize öğrettikleriydi. Doğaya, insana, her türlü canlıya, özellikle de Tanrı'ya saygı… Biz biliyoruz ki Tanrı tek. Tanrı'yı açıklayacak söz, çizecek bir resim veya heykel yoktur. Tanrı tüm yaratılanların sahibidir. Bizim eski inançlarımız da bunu söylüyor, bunu öğretiyor. Bu, İslam'dan önce de var olan bir inanç." dedi. Calquin, aslında İslam'a yabancı olmadıklarını vurgulayarak, bundan önce inandıkları sistemin benzer özelliklere sahip olmasının, İslam'ı tercih etmelerinde etkili olduğuna işaret etti.

7 yaşındaki kızlarının da müslüman olduğunu söyleyen Calquin, "Onu müslüman bir insan olarak yetiştireceğim. Çünkü müslümanlık onun kendi seçimini özgürce yapmasını sağlıyor. İslam yolu özgürlük yolu." diye konuştu.

"TÜM ESKİ KÜLTÜRLERİN İSLÂM'IN BİR PARÇASI OLDUĞUNA İNANIYORUM"

Rehue Calquin, kendi toplumunun yüzyıllardır bazı savaşlar verdiğine dikkati çekerek, "Eşitlik gibi değerleri tekrar elde edebilmek için mücadele eden bir toplumum var. İslam'a çok yakın olan toplumsal değerleri korumak için mücadele ediyorlar. Ben tüm eski kültürlerin İslam'ın bir parçası olduğuna inanıyorum. İslam o kadar büyük ki tüm bu değerleri içinde barındırabilir. Benim toplumum da kendi değerlerini, haklarını, toprağını geri kazanmak için mücadele ediyor." şeklinde konuştu. Gerçeği bulma arayışının kendisini İslam'la buluşturduğunu ve müslüman olmasını da bu arayışın sağladığını ifade eden Calquin, "Belki de müslümanlarda olup diğer inanışlarda bu kadar güçlü olmayan en önemli şey; kardeşlik arayışı, dostluk, birlik." diyerek, kendi toplumlarındaki eksikliği dile getirdi.

Bundan sonraki dönemlerde de gittikleri her yerde İslam'ı tebliğ edeceklerini söyleyen Calquin, Türkiye'de geçirdikleri tatilin kendilerini ruhsal olarak çok rahatlattığını dile getirdi.

Calquin, "Burada İslam'ı iyi bir şekilde öğrenip, kendi halkımıza İslam kültürünü anlatabileceğimizi sanıyoruz." ifadesini kullandı.

"NEDEN BÖYLE GİYİNDİĞİMİ SORANLAR OLDU"

Sofia Gonzalez de kızının izlemesi gereken bir yola ihtiyacı olduğunu belirterek, "Kızımın Allah'ı tanıması ve Peygamber Efendimizin hadislerini okuması gibi bir yola ihtiyacı vardı. Bu yüzden ona her gün namaz vakitlerinde ne yapması gerektiğini öğrettim." dedi. Gonzalez, tesettüre işaret ederek, "Başlarda neden böyle giyindiğimi soranlar oldu. Bu duruma mecbur olduğumu söylediler. Sonra onlara nedenlerini anlattım. Aslında başka şeyler olduğunu açıkladım. Sonra saygı duyup kabul ettiler." deyip, geçiş sürecinde yaşadıklarını dile getirdi.

Eşiyle bir İslam ülkesinde yaşamayı düşündüklerini belirten Gonzalez, "müslüman bir ülkede yaşamayı düşünüyordum. İslam ülkelerindeki birçok şeyi seviyoruz. Bunlar bizim ülkemizden farklı." dedi.

Kısa süreli İstanbul ziyaretini, "İstanbul olağanüstü güzel bir yer. Sanki dünyanın merkezi burası. Birçok kültürü, tarihi ve özellikle farklılığı barındıran bir kent." sözleriyle yorumlayan çift, dini nikahlarının da burada kıyıldığının altını çizerek, İstanbul'a tekrar gelmek istediklerini kaydetti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.