Kocaman Bir Yürekte Açılan Kapı

İnfak

Nice büyük hayırlar, çok miktarda malı mülkü olanlar tarafından değil, kocaman bir yüreğe, samimi bir adanmışlığa sahip, fedakâr öncülerin liderliğinde gerçekleştirilmiştir. Öyleyse bir hizmet başlatılacaksa, önce adanmış gönüller bulunmalıdır. O varsa, yola çıkmaktan korkmamalıdır.

Medîne-i Münevvere mücavirlerinden Ali Ulvi hocaefendi anlatıyor:

“Hacca gelenlerden, amcam Hacıveyiszâde’nin faaliyetlerini dinliyorduk. Diyorlardı ki:

“Amcanız, imam Hatip Okulları için teberru toplamaya başladı. Din adamları, dâvâ adamları yetiştirecek müesseseler kurmak için, Allah yolunda vermenin din borcu olduğunu millete telkin ediyor. Hatta Aziziye Câmii’nin minberinden bir keresinde şöyle hitap ediyordu:

“Bu mekteplere yapılacak yardım dinimizedir; dinimizin ihyâsınadır,” dedi ve cübbesini çıkardı; “Ben bu cübbemi veriyorum, başka bir şeyim olsa verirdim” diye devam etti. Arkasından “İşte cüzdanım, başka da bir şeyim yoktur.” diyerek cüzdanını da fırlatıp attı.

Bunun üzerine halk tufan hâline geldi, coştu... Veren verdi, veren verdi, veren verdi...”[1]

BİR DİRHEM YÜZ BİN DİRHEMİ GEÇTİ

Birgün Resûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem):

“Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:

“Bu nasıl olur, ey Allâh’ın Resûlü?” diye sorduklarında, Efendimiz şu cevâbı verdi.

“Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan en iyisini tasadduk etti. (Yâni malının yarısını tasadduk etmiş oldu.) Diğeri (ise hayli zengin biriydi) o da malının yanına varıp, malından yüz bin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.”[2]

Hadîs-i şerîf, tasadduk edilen malın miktârından ziyâde, tasadduk edenin fedâkârlık seviyesinin mühim olduğunu göstermektedir.

[1] M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, I, 201.

[2] Nesâî, “Zekât”, 49.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları