Komşularımıza Karşı Görevlerimiz

Komşularımıza karşı nasıl davranmalıyız? Komşularımıza karşı görev ve sorumluluklarımız nelerdir?

Aile ve akrabamızdan sonra bize en yakın olan, hemen her gün karşılaştığımız, çoğu zaman beraber olduğumuz ve yardımlarına ihtiyaç duyacağımız komşularımızla iyi geçinmek, onları rahatsız etmemek dinimizin emridir.

KOMŞULARIMIZA KARŞI NASIL DAVRANMALIYIZ?

Peygamberimiz (s.a.v.) komşu hakları ile ilgili olarak şu uyarıda bulunuyor:

“Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin.” (Buhârî, “Edeb”, 21, Müslim, “İmân”, 19.)

Komşusuna eziyet eden kimse, olgun bir Mümin olmadığı gibi cennete de giremeyecektir.

Ebû Hüreyre’den (ra.) rivayet edilmiştir. Diyor ki: Peygamberimizin (s.a.v.) üç defa, “Vallahi Mümin olmaz” dediğini işittim.

—Ya Resulallah kim Mümin olmaz, diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v.),

—Şerrinden komşusu emin olmayan kimse, (Buhârî, “Edeb”, 29.) diye cevap vermiştir.

Görülüyor ki olgun ve iyi bir Mümin olabilmek, komşuyu rahatsız etmemeye bağlıdır, ancak bu da yeterli değildir. Komşuya iyilik etmek de önemli bir ahlak kuralıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ve ahiret gününe inanan, komşusuna iyilik etsin.” (Müslim, “İmân”, 19.)

Müslüman, komşusunun sevinç ve üzüntüsünü paylaşmalı, ihtiyaç hâlinde yardımına koşmalı ve sıkıntılarını gidermeye çalışmalıdır. Olgun Müslüman ve iyi komşu olmanın gereği budur. Peygamberimizin (s.a.v.) şu uyarılarını her Müslümanın çok iyi değerlendirmesi gerekir. Buyuruyor ki:

“Yanı başında komşusu aç iken tok yaşayan Mümin, olgun bir Mümin değildir.” (et-Tergîb ve’t-terhîb, III, 358)

“Yanı başında komşusunun aç olduğunu bildiği hâlde tok olarak yatan kimse bana iman etmemiştir.” (et-Tergîb ve’t-terhîb, III, 358)

KOMŞULARIMIZA KARŞI GÖREVLERİMİZ

Komşulara karşı başlıca görevlerimiz şunlardır:

  1. Komşuların haklarına saygılı olmak,
  2. Onları söz ve davranışlarımızla incitmemek,
  3. Sevinç ve üzüntülerini paylaşmak,
  4. Dert ve sıkıntılarını gidermeye çalışmak,
  5. Gerekli hâllerde yardım etmek, ödünç vermek, hediyeleşmek,
  6. Hastaları ziyaret etmek, ölenin cenazesine katılmak ve başsağlığı dilemek...

Özetle, kendimiz için sevip istediğimiz şeyleri komşularımız için de sevip arzu etmek, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri de onlara reva görmemek ve yapmamaktır.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZ KOMŞULARINA NASIL DAVRANIRDI?

Peygamberimiz Komşularına Nasıl Davranırdı?

KOMŞULUK İLE İLGİLİ 40 HADİS

Komşuluk ile İlgili 40 Hadis

AHLAKİ GÖREVLERİMİZ NELERDİR?

Ahlaki Görevlerimiz Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.