Komşusunun Helal Rızık Hassasiyeti Müslüman Olmasına Vesile Oldu
Helal rızık nedir? Müslümanlar gayri müslimlere nasıl örnek olmalıdır? Helal rızığın önemi...
Rebî Molla'nın Helal Rızık Hassasiyeti Bir Hristiyan’ın Müslüman Olmasına Vesile Oldu
Helâl lokma için ticarete haram karıştırmama hususunun ehemmiyet ve bereketini merhum Mûsâ Efendi Hazretleri şu hâdise ile anlatırdı:
“Takriben dört beş yaşlarında idim. Hayal meyal hatırlıyorum. Merhum pederim, ilmiye sınıfını çok sever, sık sık onları evimize davet ederdi. Çok güzel hasbihaller olurdu.
Tefsir sahibi meşhur Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, meclis-i âyân reis-i sâbıkı Mustafa Asım Yörük, meşhur muhaddis Ahmed Naim Baban ve emsali birçok faziletli şahıs bulunur ve aralarında ilmi mübâhaseler yaparlardı. Pek küçük olmama rağmen konuşulanları anlamasam bile çok zevk duyardım.
Bazı günler misafirler arasında Rebî Molla namında yaşlı, gayet vakarlı, fakat o kadar da mütevazi, her haliyle nurani bir şahıs bulunurdu. O yüksek dereceli âlimler o şahsa o kadar hürmet ve tazim gösterirlerdi ki, bulundukları mahallin ısrarla en baş köşesini ona ikram ederler ve onun meclisinde, huzurunda her zamanki hallerine göre daha derli toplu otururlar, daha alçak sesle konuşurlardı. Sözü (sessiz bir kişilik olmasına rağmen) ısrarla o zata verirlerdi.
Rebî Molla hazretleri, Çamlıca’nın Acıbadem semtinde oturur. Teşrifleri için kendisine fayton arabası gönderilerek, meclise şeref vermesi ricasında bulunulurdu.
Takriben elli sene kadar sonra yani yirmi sene evvel, evvelce Hristiyan olan (Rum ırkından) sonra İslâmiyet ile şereflenen Cemal adını alan birisiyle tanıştık. Dört başı mamur bir Müslümandı. Bir gün kendisine ne bakımdan İslamiyet’i tercih ettiğini sordum.
Şöyle anlattı:
Bizim Rebî Molla namında çok sevip hürmet ettiğimiz bir komşumuz vardı. Şefkat kanadını açar; iyi kötü, Müslüman, Hristiyan diye tefrik etmeden herkese iyilik ederdi. Onun o güzel hal ve ahlâkı bizi kendisine celb etti. Halbuki Hristiyanlar arasında tam mânâsıyla bu şahıs gibi dürüst, Allah'a tam bağlı, cemiyete faideli bir insan göremiyordum. Yani tam haliyle ve davranışlarıyla örnek bir Müslümandı.
Bu muhterem zatın geceleri daimi olarak ışığı yanar, gölgesi, penceresinin perdesinde görülürdü. Yani uyku nedir bilmez, Allah Teâlâ kendisine istisnai bir ibadet kuvveti vermişti.
Dünyaya hiç kıymet vermez, iki ineğinin sütünü satar, onunla rızıklanırdı. Bir gün bu inekler, komşusunun bahçesine girmiş, oradaki otlardan yemişlerdi. Bunu gözleriyle gören bu mübarek zat telâş içinde, işçisini çağırmış, komşuya vaziyeti bildirmesini ve sütü sağarak komşuya teslim etmesini tembih etmişti.
Komşusunun cevabı şöyle olmuştu:
– Zaten otlar kurudur, helal olsun, diyerek sütü almadı.
Komşunun bu cevabı karşısında o müttakî zâtın cevabı:
– Madem ki almadı, bu sütleri dökmeliyiz, olmuştur. Yanında çalışan şahıs:
– Bunu komşu helâl ettiğine göre rahatlıkla sattığımız yerlere tevzi etmekte bir beis yok, dedi ise de:
Rebî Molla hazretleri:
– Hayır! hayır! ne satarız ne de kendimiz içeriz, diyerek görüşünde ve fikrinde ısrar etmişti. İneklerin sütleri muayyen günlerde sağılmış ve en ufak bir endişe duymadan döktürmüştü.
İşte bizler komşusu olmak sıfatıyla, hayal dahi edemeyeceğimiz bu dürüstlük ve istikameti görünce, hayranı olduk ve Müslümanlıkla şereflendik, dedi.”
YORUMLAR