Koronavirüs Hangi Yüzeylerde Ne Kadar Canlı Kalıyor?
Koronavirüs enfeksiyonu tekrar geçirilebilir mi? Kış geliyor mutlaka grip ve zatürre aşısı yaptırmalı mıyız? Virüs hangi yüzeylerde ne kadar canlı kalıyor? Çocuklarda koronavirüs olur mu? Sorularla koronavirüs...
Bu köşede ne yazacağımızı konuşurken, bilgilendirici bir sağlık köşesinin ötesinde okurlarımızın tefekkür ufkuna katkıda bulunacak tıbbi mevzulardan bahsetmeyi planlamıştık. Bu sebeple haber ve bilgi önceliğimiz olmadı, teknik kısmı mümkün olduğu kadar sınırlı tutmaya çalıştık. Fakat son bir yılda sağlık; daha doğrusu dünya gündemi bir hastalığa kilitlenince ister istemez bizde bu konuya değinmek zorunda kaldık.
Konu hakkında gereksiz ve hatta çoğu yanlış duyumlar ve söylemler, bunun gerekli otoritelerce düzeltilmiyor olması hastalığın kendisi kadar sıkıntı sebebi olmaya başladı.
Koronavirüs enfeksiyonu; “bugün ak dediğimize yarın kara dediğimiz hastalık” olarak hafızalarda kalacak muhtemelen. Uzun bir süre maske faydasız, hatta zararlı denirken (hatta en yetkili resmi sitede bu ifade hala duruyor.) aylardır sokağa çıkarken maske kullanmak yasal zorunluluk haline geldi. Örnekleri çoğaltmak mümkün fakat kimseyi suçlamak doğru değil. Zira hastalığın orijinal adı “yeni” korona virüs. İngilizce orijinalinde daha çok tercih edilen ifade “novel “ sadece yeni değil, yeni icat/ keşif gibi bir mana ifade ediyor. Bu sebepten yeni elde edilen veriler üç gün önceki ile taban tabana zıt olabiliyor. Bu yazıda uzun uzadıya hastalıktan bahsetmek yerine işinize yarayabilecek kısa bilgileri paylaşmak istedik.
KORONAVİRÜS ENFEKSİYONU TEKRAR GEÇİRİLEBİLİR Mİ?
En önemli gündemimiz bu ve maalesef cevap (ihtimal düşük olmakla birlikte) evet. Son günlerde bu konuda bildirimler artıyor. Vücudumuza bir mikrop girdiğinde bağışıklık sistemimiz cevap olarak antikorlar üretir. Bunlardan Ig M olanlar o anda hastalığı geçirmekte olduğunuzu Ig G olanlar daha önce geçirdiğinizi gösterir. Kızamık Ig G: (pozitif) ise kesinlikle kızamığa karşı koruma altındasınız demektir. Ama Corona Ig G için bilgi bu kadar kesin değil. Çünkü mikrop çok kolay mutasyon geçirebiliyor. Tabiri caizse; 11 haneli TC kimlik numarasının bir rakamını değiştirip yeni bir mikropmuş gibi gelip sizi tekrar enfekte edebiliyor. Mutasyon olmasa da tam manasıyla koruyacağı garanti değil, oluşan Ig G’nin ömrünün ne kadar olduğuna dair bir fikrimiz de yok. Bu sebeple ‘Ig G pozitif, ben hastalığı geçirdim/korumam var, tedbire gerek yok.’ cümlesi şimdilik yanlış.
KIŞ GELİYOR MUTLAKA GRİP VE ZATÜRRE AŞISI YAPTIRMALI MIYIZ?
Bu iki aşı için genel kural: risk grubundakiler aşılansın. 65 yaş üstü, kronik hastalığı olan gibi… Risk grubu dışındakilerin Koronavirüsten korunmak amacıyla bu aşıları olmasına dair elde hiçbir kanıt yok. Ayrıca son 10 yıldır tüm çocuklara zatürre aşısı rutin olarak yapılıyor. Fakat Koronavirüs’ten ölümlerin bu enfeksiyondan önce ya da sonra tabloya eklenen zatürre ile yakın ilişkili olduğu biliniyor ayrıca kişisel bir hastalıktan çok küresel bir problemden bahsettiğimizi de unutmamalıyız. Aşı yapılması insanların daha az zatürre olmasına, hastanelerin iş yükünün azalmasına, mikrobun saçılımının azalmasını sağlayarak genel manada fayda temin edebilir.
VİRÜS HANGİ YÜZEYLERDE NE KADAR CANLI KALIYOR?
Bu konu oldukça önemli. Marketten getirdiğiniz poşetle ya da çocuğunuzun okul çantası ile mikrobu kendi elinizle mutfağınıza kadar sokabilirsiniz. Maalesef bu konuda da kesin bilgi yok. Plastik uzun süre mikrobun canlı kalmasına imkân sağlıyor (6-8 saat). Rakamlar kesin olmamakla birlikte mikrop mukavvada 4-5, metal yüzeylerde 6 saat civarında yaşayabiliyor. Bu sebeple asansörün düğmesine basarken bir kez daha düşünmek lazım. Asansör demişken, virüsün havada 3 saate kadar asılı kalabildiği düşünülüyor. Çok zaruri değilse asansöre hiç binmemek daha mantıklı. Mümkünse tek kullanımlık malzemeyi tercih edelim, mümkünse yıkayalım, dışarıdan gelen malzemeyi en azından havalandıralım. Eldivenler de mikrobun yaşayabileceği bir yüzey olduğu için ya çok sık değiştirelim ya da hiç kullanmayıp sık sık el yıkayalım.
ÇOCUKLARDA KORONAVİRÜS OLUR MU?
Ülkelerden sürekli farklı istatistik rakamları geliyor ve bir konsensüs yok. En basiti Avrupa rakamlarında ‘Çocuklarda Covid olur mu?’ sorusunu araştıran çalışmalar 24 yaş altını esas almış. Ölüm oranı olarak bir rakam veriliyor ama kaçının gerçekten çocuk olduğunu bilmiyoruz. Genel olarak altta yatan ciddi bir hastalık yoksa (kalp, akciğer yetmezliği, kanser gibi) çocuklarda ciddi enfeksiyon geçirme ve ölüm ihtimalinin çok düşük olduğu kabul ediliyor. Ancak Sağlık Bakanlığının son verilerine göre toplamda Koronavirüs nedeniyle 15 yaş ve altında 12 çocuk hayatını kaybetti, ölümle sonuçlanan vakaların; altısı 2 yaşından küçük, biri 2-4 yaş arasında, beşi 5-14 yaş arasındaydı. Muhakkak bir can da çok kıymetli ama bu rakamlar Kovid olmadığı zamanda maalesef buna yakın seyrediyor. Ayrıca açıklamanın bir eksiği vakaların altta yatan hastalığının olup olmadığından bahsedilmemiş olması.
Bulaştırıcılık konusunda da Hollanda ve İspanya’da yapılan çalışmalar çocukların yetişkinlere kıyasla oldukça düşük (yetişkinlerin altıda biri kadar) risk taşıdıklarını iddia ediyor. Buradan hareketle okullarda yüz yüze eğitimin ciddi bir sıkıntı olmayacağı ümit ediliyor.
TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?
Genel itibariyle virüs kaynaklı enfeksiyonların tedavisi zordur. İlaç alınırsa yedi gün alınmazsa bir haftada düzelme bu durumlar için kullanılan ironik bir sözdür.
Hali hazırda sıtmada kullanılan ilaçların ve başka virüslere karşı geliştirilen bazı ilaçların faydalı olduğu gösterildiği için kullanılıyor. İlaçların kayda değer bir yan etkisi yok. Sadece çocuklarda kalp ritmini bozabildiği için EKG kontrolü gerekiyor.
Aşı konusunda işler maalesef siyasilerin verdiği mesajlardaki gibi gitmiyor. Elde bilimsel veri yok ama şahsi kanaatimiz; kısa vadede çok etkili çok güvenilir bir aşı beklenmemeli.
Kafa karışıklığı oluşturan bir konu da İbuprofen etken maddeli ilaçların kullanımı. Yoğun bakımda yatan hastalarla ilgili Koronavirüs tanısı konmuş hastalar dâhil bu ilaç kullanılmamalı diyen bilimsel hiçbir veri bulunmamaktadır; kullanılabilir.
Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, 2020-Ekim, Sayı:416