Korunmaya İhtiyaç Duymayan İnsan
Fahr-i Kâinât Efendimiz tedbîrini alır, sonra da Allâh’a tevekkül ederdi. Cenâb-ı Hak, kendisini muhâfaza etmeyi va’dettikten sonra ise hiçbir endişe duymadan Allâh Teâlâ’ya tevekkül etmiştir.
MAİDE SURESİNİN TEFSİRİ (64-67. AYETLER)
İsmet bin Mâlik -radıyallâhu anh-:
“«…Allâh Sen’i insanlardan korur…» (el-Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oluncaya kadar Allâh Resûlü’nü geceleri korurduk.” demiştir. (Süyûtî, Lübâbu’n-Nukûl, I, 148)
Hazret-i Âişe vâlidemiz de şöyle anlatır:
Bir gece Resûlullâh Efendimiz’in uykusu kaçtı. Ben:
“–Ne oldu ey Allâh’ın Resûlü?” dedim.
“–Bu gece bizi muhâfaza edecek sâlih bir zât yok mu?” buyurdu. Biz bunları konuşurken dışarıdan kılıç şakırtısı geldi. Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Kim o?” dedi. Bir ses:
“–Sa’d ve Huzeyfe, ey Allâh’ın Resûlü! Sen’i korumak üzere geldik.” dedi. Daha sonra Resûlullâh -aleyhissalâtü vesselâm- uyudu. Hattâ düzenli bir şekilde nefes alışını işittim. Bunun üzerine; «…Allâh Sen’i insanlardan korur…» (el-Mâide, 67) âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Hazret-i Peygamber çadırdan başını çıkarıp:
“–Ey insanlar, artık gidebilirsiniz. Çünkü beni Allâh korumaktadır.” buyurdu.
Fahr-i Kâinât Efendimiz tedbîrini alır, sonra da Allâh’a tevekkül ederdi. Cenâb-ı Hak, kendisini muhâfaza etmeyi va’dettikten sonra ise hiçbir endişe duymadan Allâh Teâlâ’ya tevekkül etmiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları