Kötü Ahlâkın Temeli
Yüce Mevlâ, kendini beğenen ve böbürlenenleri, “desinler” diye harcayanları sevmez; çünkü O, içinde riya ve gösteriş bulunan amelleri kabul etmez.
Nisâ Sûresi'nde şöyle buyruluyor: “Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriliği tavsiye eden, Allah’ın kendilerine lütfundan verdiğini gizleyen kimselerdir. Biz, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırladık. Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını, insanlara gösteriş için sarf edenler de (ahirette azaba dûçâr olacaklardır). Şeytan bir kimseye arkadaş olursa, o ne kötü bir arkadaştır.” (4/37-38)
Bundan önceki âyet-i kerîmede “Allah kendini beğenen ve böbürlenenleri sevmez.” buyrulmuştu. Burada Hak katında sevilmeyen vasıflar sayılmaya devam ediliyor ki, onların ikincisi cimriliktir; Allah’ın lütfuyla kendisine verdiklerini mahlukatına ikram etmekten sakınmaktır. Allah Teâlâ böylelerini kâfirler için hazırlanan alçaltıcı azap ile tehdit etmektedir.
Hak katında sevilmeyen diğer bir zümre de malını gösteriş için harcayanlardır. Ahirete dair beklentisi olmadığı için ve belki de inancı tam olmadığı için “desinler” diye harcayanlardır. Yüce Mevlâ, bunları da sevmez; çünkü O, içinde riya ve gösteriş bulunan amelleri kabul etmez.
KÖTÜ AHLAK EMARESİ
Biliyoruz ki, Allah Teâlâ zalimleri sevmez, müsrif ve müfsidleri sevmez, mütekebbirleri sevmez, hâinleri sevmez, haddi aşanları sevmez. Kötü ahlâk emâresi olan hiç bir şeyi sevmez. Fakat bütün bunların başı tekebbür, cimrilik ve riyâkârlıktır. Herhalde bunlar, kötü sıfatların anasıdır; insanı nefsin esîri ve şeytanın oyuncağı haline getiren tutkuların kaynağıdır.
Bencilliğin alabildiğine revaç bulduğu bir zamanda, âyetlerdeki hatırlatma fevkalâde önemlidir.
Kaynak: Cafer Durmuş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 377, Temmuz 2017