Kovid-19 Günlük Vaka Sayılarının Haziranda 1000’in Altına Düşmesi Bekleniyor

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, “Haziran itibarıyla sayıların 1000’in altına düşeceğini düşünüyorum. Yani haziran sonundan itibaren daha da rahatlayacağız.” dedi.

Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım İdari Sorumlusu da olan Turan, Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020’den bugüne kadar oldukça yoğun bir süreç geçirildiğine dikkati çekti.

Özellikle son bir aydır vaka sayılarında anlamlı bir düşüş yaşandığını, hastaneye, yoğun bakıma ihtiyacın yok denecek kadar azaldığını anlatan Turan, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Koronavirüs Bilim Kurulunca kapalı alanlarda maske takma zorunluluğunun kaldırılmasıyla ilgili kararını açıkladığını hatırlattı.

“MASKE KARARINDA İKİ ÖNEMLİ NEDEN ETKİLİ OLDU”

Prof. Dr. Turan, maske kararında etkili olan nedenlere ilişkin, “Birinci önemli parametre; vaka sayılarındaki azalmaydı, yani hastalığın toplumdaki yaygınlığı azaldı. İkinci neden; Omicron varyantının hastalık şiddetinin oldukça düşük olması, hastaneye ve yoğun bakıma yatış oranlarını artırmaması. Bu iki önemli nedenden dolayı maske kullanımıyla ilgili kararları aldık.” bilgisini paylaştı.

Sürekli bireysel tedbirlere dikkat edilmesinin önemine de vurgu yapan Turan, Kovid-19 semptomları bulunan, hastalıkla ilgili şüphe duyan kişilere maske takmaları tavsiyesinde bulundu.

“HAZİRAN SONUNDAN İTİBAREN DAHA DA RAHATLAYACAĞIZ”

Sağlık kuruluşları ve toplu ulaşımda maske kullanım zorunluluğunun vaka sayıları 1000’in altına düşene kadar devam edeceğini vurgulayan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vaka sayısı 1000’in altına indiğinde, hastalığın toplumdaki yaygınlığı iyice azaldığında pek çok alandan da maske kalkacak gibi görünmekte. Şu an mayıs ayına yaklaşıyoruz ve vaka sayıları 2 binlere kadar indi. Haziran itibarıyla sayıların 1000’in altına düşeceğini düşünüyorum. Yani haziran sonundan itibaren daha da rahatlayacağız gibi duruyor.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.