Köylüler Orucunu Aynı Sofrada Açıyor

Amasya'nın Taşova ilçesine bağlı Boraboy köyü sakinleri, 15 yıldır Ramazan ayında iftarlarını evleri yerine köy camisinin avlusunda hep birlikte yapıyor.

Hayırsever vatandaşların katkılarıyla Borabat Köyü Camisi'nin yanında oluşturulan yemekhanede köy sakinleri, her yıl Ramazan ayında yemekleri imece usulüyle hazırlıyor. 15 yıldan bu yana süren uygulamada Ramazan ayının başında camideki listeye isimlerini yazdıran vatandaşlar, yemekleri sırayla hazırlıyor.

Gönüllü kişilerin sabah saatlerinde başladığı iftar hazırlıkları, akşama doğru köyün en yaşlı kadınlarının yemekleri kontrol etmesiyle tamamlanıyor. Yaklaşık bin kişinin orucunu açtığı iftar geleneği sayesinde köy sakinleri arasında birliktelik sağlanıyor, dayanışma artıyor.

BİRLİK BERABERLİK İÇİNDE İFTAR

Boraboy Köyü Muhtarı Seyit Ahmet Ertekin, köy halkının Ramazan ayı boyunca birlik beraberlik içinde iftar yaptığını söyledi.

Köyde herkesin uygulamayı benimsediğini, geleneğin bundan sonra sürekli devam edeceğine inandıklarını dile getiren Ertekin, "İftar programlarımızda vatandaşlarımız gönüllük esasına göre çalışıyor. Hazırlıklarda görev alacakları gruplara ayırıyoruz. Gruplar, yemek verecekleri günü seçip kendi menülerini ayarlıyor, ona göre malzemelerini alıp görevli aşçı arkadaşımızla yemekleri hazırlıyorlar." diye konuştu.

Köy sakinlerinden Emine Şimşek de iftarı birlikte yaparak Ramazan ayının manevi havasını daha iyi hissettiklerinin altını çizdi.

Köyde kimsenin evinde oruç açmadığını, herkesin cami önünde toplanıp birlikte iftar yaptıklarını belirten Şimşek, "Hep birlikte iftar yapmak neşeli oluyor. Her gün başka bir masaya oturuyoruz ve sohbet ederek iftarımızı yapıyoruz. Burada zevkle, sohbet ederek yemeğimizi yiyoruz." ifadesini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.