Kronik Göğüs Hastalıklarını Hafife Almayın
Kronik hastalıklar neden olur? Kronik hastalıklar nedenleri ve risk faktörleri.
Tedavide hasta-hekim iş birliği, tetikleyici faktörlerle temasın azaltılması, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, önemli adımları oluşturur.
DÜZENLİ KONTROLLER İLE YAŞAM KONFORUNUZU YÜKSELTEBİLİRSİNİZ
Kronik hastalıklar, birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkan ve kişinin yaşamı boyunca devam ederek hayat kalitesinde azalmaya neden olan hastalıklardır.
Kronik hastalık hangi vücut sisteminde gerçekleştiyse, o bölgedeki organ ve dokuların tam fonksiyon gösterememesi nedeniyle birtakım belirti ve bulgular ortaya çıkar. Kronik hastalıklar, düzenli olarak tıbbi müdahale gerektirir ve kişinin gündelik yaşam aktivitelerini sınırlar.
Akciğerin başlıca kronik hastalıkları KOAH, astım ve bronşektazidir.
KOAH HASTALIĞI
KOAH, tütün dumanı, zararlı gaz ve parçacıklara bağlı hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihaba bağlı olarak gelişen ilerleyici bir hastalıktır. Bu iltihaplanmaya bağlı olarak havayolları giderek daralırken, akciğer dokusunda ise hava keseciklerinde (alveol) geri dönüşümsüz genişlemeler ve harabiyet ortaya çıkar. Her yıl KOAH nedeniyle yaklaşık 3 milyon kişi kaybedilmektedir ve tüm dünyada üçüncü ölüm nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde 40 yaş ve üzeri tütün kullanan her 5 yetişkinden birinde KOAH bulunmaktadır. KOAH’da ortaya çıkan değişiklikler, tanıda gecikilirse geri dönüşümsüz ve ilerleyici olduğundan bu hastalığın tanınması ve erken tanı konması büyük önem taşımaktadır.
KOAH tedavisinde temel amaçlar:
Hastanın şikâyetlerinin azaltılması/ giderilmesi, alevlenmelerin önlenmesi, yaşam kalitesinin artırılması, yaşam süresinin uzatılmasıdır. Bu nedenle ilaçların düzenli kullanılması, düzenli hekim kontrollerinin yapılıp mevcut durumun değerlendirilmesi, gereğinde ilaçların azaltılıp gereğinde ilave edilmesi hayati öneme sahiptir.
ASTIM HASTALIĞI
Astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülmektedir.
Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Astımda hava yollarında mikrobik olmayan bir iltihap vardır. Bu nedenle hava yolu duvarı şiş ve ödemlidir. Bu durum akciğerlerin uyaranlara aşırı duyarlı olmasına neden olur. Toz, duman, koku gibi uyaranlar ile hemen öksürük, nefes darlığı ve göğüste baskı hissi gibi yakınmalar ortaya çıkar. Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler, genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar, kendiliğinden veya ilaçlarla düzelirler, mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
Kişiye ve duruma göre değişik etkenler belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilirler. Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ve hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar. Astımı olan herkesin alerjik, alerjisi olan herkesin de astımlı olması gerekmez.
Çocuklarda astımın %80’i alerjik iken, erişkinlerde bu oran %50 civarındadır. Evde ya da dışarıda polenler, ev tozu akarları, küf mantarı sporları, hayvan tüyleri, bazı besinler: süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi birçok alerjen astım atağını başlatabilir. Tedavide amaç belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdürmek, egzersiz dahil normal aktivite düzeyini sürdürmek, akciğer fonksiyonlarını olabildiğince normale yakın düzeylerde tutmak, astım ataklarını önlemek, astım ilaçlarının istenmeyen etkilerini önlemektir. Tedavide hasta-hekim iş birliği, tetikleyici faktörlerle temasın azaltılması, eşlik eden hastalıkların ortaya konması ve tedavisi, önemli adımları oluşturur.
BRONŞEKTAZİ HASTALIĞI
Bronşların doğuştan ya da sonradan “geri dönüşsüz” biçimde genişlemesidir. Doğumsal olduğu kadar, bronşlara yerleşen enfeksiyon etkenlerinden de kaynaklanabilen geri dönüşümsüz bir bozukluktur. Başlıca belirtiler, genellikle bir arada görülen devamlı öksürük ve kötü kokulu balgamdır. Ayrıca çok baskın olmasa da solunum zorluğu da gözlemlenebilir.
İltihaplanmanın yayılması, bronş ağacında enfeksiyonun ilerlemesine, her enfeksiyon durumu daha geniş bir akciğer doku bölgesinin yıkımına yol açar. Sonuçta solunum işlevi düzensizleşir ve solunum yetmezliğine sebep olur.
Enfeksiyonların gelişimini önleyebilmek için, akciğer fizyoterapisi uygulanmalı ve bronş ağacındaki balgam boşaltılmalıdır. Enfeksiyon oluşumu, akciğerde biriken balgamın bakteri oluşumuna müsait olduğu durumlarda kendini gösterir. Her sabah ve her gece akciğerler mümkün olduğunca temizlenmelidir. Hasta, doktoruyla sürekli iletişim halinde olursa, hastalık konusunda daha bilgili ve dirençli olacaktır.K
YORUMLAR