Küçük Görülmeyecek "iyilik"
Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana (hitaben) buyurdu ki: “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi (tabiî) bir iyiliği bile sakın küçük görme!” [1]
İyiliği iyilik olarak takdir etmek ve yerine getirmek lâzımdır. İyiliği küçük görmek, önemsememek, iyilik bilincine sahip olmamaktan ileri gelir. Burada Resûl-i Ekrem Efendimiz, büyük sahâbî Ebû Zer hazretlerine hitâben hiçbir “ma’rûf”un yani Allah’a itaat ve insanlara iyilik ve ihsan olarak bilinen hiçbir şeyin küçük görülmemesini, azımsanmamasını tenbih etmektedir. “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi tabiî bir davranış olsa bile” diye çok çarpıcı bir örnek vermektedir.
Tirmizî’deki bir rivayette (Birr 36) “Din kardeşinin yüzüne gülümsemen sadakadır”, bir başka hadiste de “Her ma’rûf sadakadır. Din kardeşini güler yüzle karşılaman da ma’rûftandır” (Tirmizî, Birr 45) buyurulmaktadır.
Din kardeşini güler yüzle neş’eli bir şekilde karşılamak onu sevindirir ve içini rahatlatır. Bir mü’mini sevindirmek ise, hiç şüphesiz başlı başına bir iyiliktir.
Gerçekten bir çoğumuz, küçük şeyleri “iyilik” olarak değerlendirmemek yanılgısına düşeriz ve böylece dindeki iyilik imkânlarını kullanamayız. Bu ise, giderek yozlaşan bir günlük yaşantıyı gündemimize getirmektedir. Oysa iman uyanıklığı ve şuuru içinde yaşayanlar, kimsenin tahmin etmediği bir çok noktada iyilik ve hayır işleme fırsatı bulurlar.
İyiliksever olmak, mutlaka büyük iyilikler yapmak demek değildir. Küçük olsun büyük olsun iyiliğe tam bir iyilik nazarıyla bakmak gerekmektedir. Nitekim 696, 797 ve 894 numaralarda tekrarlanacak olan hadi-simiz de bize bu önemli noktayı hatırlatmaktadır.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Dinimizde iyilik düşünce ve uygulaması, fevkalâde önemli, yaygın ve köklüdür.
2. Hiçbir iyilik küçük görülmemelidir.
3. Geleni güler yüzle karşılamak başlı başına bir iyiliktir.
[1] Müslim, Birr 144. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 24; Tirmizî, Et’ime 30.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Hadis-i Şerif Tercümesi, Erkam Yayınları