Kulluk En Yüce Makamdır
Kulluğun fazileti ve önemi nedir? Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz kulluk için neler buyuruyor?
Rivâyete göre;
Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz mîracda yüksek derecelere, yüce makamlara ulaştığında Cenâb-ı Hak O’na vahyederek sordu:
“–Habîbim! Sen’i neyle taltif edeyim, ne ile şereflendireyim?”
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle niyazda bulundu:
“–Sana kul olma nisbetiyle (Sana kul olma şerefiyle şereflendir) Rabbim.”
KULLUK EN YÜCE MAKAMDIR
Bunun üzerine Allah Tealâ, şu âyet-i kerîmeyi indirdi:
“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.” (el-İsrâ, 1) (Râzî, Tefsîr, el-İsrâ, 1, XX, 147)
Cenâb-ı Hak; «rasûlünü, nebîsini» demek yerine; «kulunu» buyuruyor.
Demek ki;
Cenâb-ı Hakk’a kulluk en yüce makamdır. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; hayatında her dâim kulluk sıfatını, Rasûl ve benzeri vazifelerinin önünde ve üstünde tutmuştur.
Kelime-i şahâdette de;
“Muhammed -aleyhisselâm-’ın, O’nun (Allâh’ın) kulu ve elçisi olduğuna şahâdet ederim!” diyoruz. Önce kul sonra Rasûl sıfatlarını zikrediyoruz.
Demek ki;
Kulluk, zirvelere ulaştıran yegâne basamaktır.
ALLAH TEÂLÂ BENİ «RASÛL» EDİNMEDEN ÖNCE «KUL» EDİNMİŞTİ
Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine aşırı tâzim gösteren kimselere;
“Siz beni, hakkım olan derecenin üzerine yükseltmeyiniz! Çünkü Allah Teâlâ beni «Rasûl» edinmeden önce «Kul» edinmişti.” (Heysemî, IX, 21) îkāzında bulunmuştur.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Cenâb-ı Hakk’a kul olmayı her şeyin üzerinde tutmuşlardır. Efendimiz’in bu tercihini anlatan rivâyetlerden biri şöyledir:
Bir gün Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Cebrâil -aleyhisselâm- ile oturmuş sohbet ediyorlardı. O anda semâdan bir melek indi. Cebrâil -aleyhisselâm- bu meleğin dünyaya ilk defa indiğini söyledi. Melek;
“–Yâ Muhammed! Beni Sana Rabbin gönderdi:
- Melik bir peygamber mi yoksa;
- Kul bir peygamber mi olmak istediğini soruyor.” dedi.
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Cebrâil -aleyhisselâm-’a baktılar. O da;
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Rabbine karşı mütevâzı ol!” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de;
“–Kul bir peygamber olmayı isterim.” buyurarak müstesnâ bir tevâzu nümûnesi sergilediler.
(Ahmed, II, 231; Heysemî, IX, 18, 20)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Kasım, Sayı: 237