Kur’an Ahlakı

Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak ne demek?

Yaratılış olarak kâinattaki varlıkların en şereflisi olan insanın gerçek kıymeti, maddî yapısından ziyâde mânevî dünyasında, yani ahlâkında gizlidir. İnsanlığın ahlâk ve fazîlet tarihi, aynı zamanda hak dinlerin tarihidir. Zira güzel ahlâk, dînin gönülde iyi hazmedilmesinin, olgunlaşıp kemâle ermesinin bir neticesidir. Bu bakımdan İslâm ahlâkı da dînimizin özü, esâsı ve bizzat kendisidir.

KUR’AN AHLAKI

Fânîlerin kanaat ve telâkkîleri, kâmil bir ahlâk nizâmında ölçü olamaz. Bir ahlâk nizâmının kıymeti, ne kadar ilâhî menşe’li olduğuna bağlıdır. Çünkü insan tabiatini en iyi bilen, onun yaratıcısı olan Allah Teâlâ’dır. Bu bakımdan insanlık âleminin ahlâkı, kendi hevâsından bir şey söylemediği ilâhî beyân ile sâbit olan Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’nun kalbine indirilmiş olan Kur’ân-ı Kerîm ile kemâle erdirilmiştir.

Nitekim âyet-i kerîmede:

“(Ey Rasûlüm!) Onu (Kur’ân’ı) Cebrâîl, uyarıcılardan olasın diye Sen’in kalbine indirmiştir.” (eş-Şu¬arâ, 193-194) buyrulmaktadır.

Allâh’ın râzı olduğu huy ve davranışlardan ibâret olan güzel ahlâk, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek lisan ve tatbikâtı ile beşeriyete tebliğ olunmuştur.

ONUN AHLAKI KUR’AN’DI

Allah Rasûlü’nün ahlâkını soranlara Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- Vâlidemiz’in; “O’nun ahlâkı Kur’ân’dır.”  buyurduğu üzere, nebevî ahlâk, tamâmen “Kur’ân ahlâkı”ndan ibârettir. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, canlı bir Kur’ân mâhiyetindeki ömrü boyunca, her hâl ve hareketiyle, pâk kalb-i şerîfine indirilen Kur’ân-ı Kerîm’in fiilî bir tefsîri olmuştur.

Cenâb-ı Hak, İslâm ile murâd ettiği “kâmil insan” modelini, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şahsında sergilemiş, O’nu bütün bir beşeriyet için örnek şahsiyet kılmıştır.

Yine O’nun ahlâkını tekrîm sadedinde:

“(Ey Rasûlüm!) Muhakkak ki Sen’in için tükenmeyen bir mükâfat vardır. Şüphesiz ki Sen, yüce bir ahlâk üzeresin!” (el-Kalem, 3-4) buyurmuştur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NEBEVİ AHLAKIN SAHABEDEKİ TEZAHÜRLERİ

Nebevi Ahlakın Sahabedeki Tezahürleri

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN GÜZEL AHLAKI İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Peygamber Efendimiz’in Güzel Ahlakı ile İlgili Örnekler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.