Kur’ân Ehli, Allah’ın Has Kullarıdır
Allah’ın (c.c) husûsî ve seçkin kulları kimlerdir? En belirgin özellikleri nelerdir?
Kur’ân’ı güzelce okuyan, onunla meşgul olan ve yaşayan mü’minler Allah’ın husûsî ve seçkin kullarıdır. Zira onlar her dâim Allah’ın kelâmıyla beraber olarak ona yaklaşmaktadırlar. Nitekim bir gün Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):
“−Şüphesiz insanlardan Allah’ın ehli, O’na yakın olan kişiler vardır!” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:
“−Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar kimlerdir?” diye sordular. Efendimiz (s.a.v):
“−Onlar Kur’ân ehli, Allah ehli ve Allah’ın has kullarıdır!” buyurdular.[1]
Allah’a yaklaşmanın en kısa yolu, O’nun bize uzattığı ve kopması mümkün olmayan sapasağlam kulpa yapışmaktır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
“Allah, geceleyin iki rekât namaz kılan (Kur’ân okuyan) bir kuluna kulak verdiği kadar hiçbir şeye kulak verip dinlemez. Kul namazda olduğu müddetçe başı üzerine rahmet ve sevap yağar durur. Kullar Allah’a, O’ndan gelen (Kur’ân) gibisiyle yaklaşamazlar.”[2]
“Siz Allah’a, ondan gelen (Kur’ân)’dan daha faziletli bir şeyle dönemezsiniz (yaklaşamaz, huzuruna çıkamaz ve lütfuna tekrar tekrar nâil olamazsınız).”[3]
Ferve bin Nevfel şöyle anlatır: Büyük sahâbî Habbâb bin Eret (r.a) benim komşum idi. Bir gün birlikte câmiden çıktık. Elimden tuttu ve bana şu tavsiyede bulundu:
“‒Ey kardeşim! Gücün yettiği kadar Allah Teâlâ’ya yaklaşmaya gayret et! Şunu bil ki O’na, kelâm-ı ilâhîsinden daha sevimli bir şeyle yaklaşamazsın!”[4]
Kur’ân-ı Kerîm’i sadece ezberlemekle kalmamış, aynı zamanda onun ahkâmına tâbî olup ahlâkıyla ahlâklanmış olan bâzı ehl-i Kur’ân’ın, Cenâb-ı Hakk’ın bir lutfu olarak, cesetlerinin toprakta çürümediği bile görülmüştür. Bunlardan birini Allah dostlarından Mahmud Sâmi Ramazanoğlu (r.a) müşâhade etmiştir. Onun nakline göre bir defasında Adana’da yol çalışmaları esnâsında ilmiyle âmil bir hâfız efendinin kabrinin nakli gerekmiştir. Otuz sene önce vefat etmiş olan hâfız efendinin kabri açıldığında cesedinin hiç bozulmadığı, üstelik kefeninin bile sapasağlam durduğu görülmiştür.
Dipnotlar:
[1] İbn Mâce, Mukaddime, 16; Ahmed, 3: 127, 242; Hâkim, Müstedrek, 1: 743.
[2] Ahmed, 5: 268; Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân, 17/2911.
[3] Tirmizî, Fedâilu’l-Kur’ân, 17/2912; Hâkim, 1: 741/2039.
[4] Bkz. Kâsim bin Sellâm, Fedâilü’l-Kur’ân, Dımeşk 1415, s. 77; İbn Ebî Şeybe, Musannef, 6: 135/30098; Hâkim, 2: 479/3652.
Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar