Kur’an-ı Kerim’in İstediği Cihat
Kısaca cihat ne demektir? Cihattan maksat nedir? Esas fetih nasıl olur? Kur’ân-ı Kerîm’in istediği cihat nasıldır? Kur’ân-ı Kerîm’in istediği cihat...
Kur’ân-ı Kerîm, zulüm ve haksızlıklara karşı mücadeleye “cihâd” adını vermiştir.
Cihad, “harp”ten çok daha geniş bir mânâ ihtivâ eder. Nitekim Müslümanların ciddî bir harp gücünün olmadığı ve savaşmalarına izin verilmediği Mekke döneminde bile, cihâdı emreden âyet-i kerîmelerin nâzil olması, bunun açık bir delilidir. Rabbimiz buyurur:
“Kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur’ân ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir cihadda bulun!” (el-Furkân, 52)
Mekke devrinde mü’minler, câhiliye insanlarının terörüne karşı yalnızca İslâm şahsiyet ve karakterini fiilen sergileyerek, yani Kur’ânî hakîkatleri, güzel ahlâkı, hakkı, hayrı, adâleti, velhâsıl gerçek insanlığı tebliğ ederek ve ne pahasına olursa olsun tevhidden tâviz vermeyerek, sabır ve sebatla büyük bir cihadda bulunuyorlardı.
CİHADDAN MAKSAT
Cihaddan maksat, sadece kılıç harbi değildir. Kılıç, zulmü kaldırmak, hakkı tevzî etmek gibi zaruret hâllerinde kullanılan bir demir parçasıdır. Cihad; bir coğrafya parçası elde etmek için toprağı kanla sulamak da değildir. Gâye, mazlumların imdadına koşmak ve hidâyet bekleyen gönülleri fethedebilmektir.
ESAS FETİH
Esas fetih, İslâm’ın güzellikleriyle gönülleri fethetmektir. İslâm fetihlerinin kalıcı olmasının asıl sebebi de budur. İslâm fütuhâtı, Atillâ ve İskender istîlâları gibi parlayıp sönen değil, kalıcı ve muazzam fetihler olmuştur.
Nitekim İslâm tarihinde fethedilen birçok beldenin halkı, Müslümanların gelişini sevinç ve huzurla karşılamıştır. Suriye, Anadolu, Balkanlar’da, Bosna’da ve birçok yerde, bölge halkı, başlarındaki zâlim ve zorbalardan kurtulabilmek için, fâtihlere yardımcı olmuştur. Oralarda bu vesîleyle İslâm kalıcı olmuştur.
KUR’AN’IN İSTEDİĞİ FETİH
Kur’ân-ı Kerîm’in istediği cihad:
- Evvelâ Kur’ân ve Sünnet’in feyz ve rûhâniyeti içinde mü’minin gönül âlemini ihyâ etmesidir.
- Mü’minin canıyla, malıyla ve bütün imkânlarıyla, Allah yolunda hakkın ve hayrın gâlibiyeti için gayret göstermesidir.
- Dâru’l-Erkam ve Ashâb-ı Suffe gibi Kur’ân ve Sünnet’in tahsil edileceği müesseseleri inşâ ve ihyâ ederek İslâm’ı temsil ve tebliğ edecek müslümanlar yetiştirmektir.
- Dünya coğrafyasının her bir köşesine giderek hidâyetlere vesîle olmaya çalışmaktır.
- İslâm’ı yaşama ve yaşatma yolunda; hitâbet, kitâbet ve her türlü neşriyat vasıtasını kullanmaktır.
- İnsanlar ile İslâm’ın arasına giren mâniaları, fitne ve zulümleri bertaraf etmeye çalışmaktır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları
YORUMLAR