Kur’an Nasıl Şefaat Edecek?

Kur’ân-ı Kerîm kimlere şefaat edecek? Kur’ân-ı Kerîm’in şefaati nasıl olacak?

Cenâb-ı Hak bize Kur’ân-ı Kerîm’i bir hidâyet rehberi, şifâ ve rahmet olarak armağan etmiştir. Bir mü’min için de en büyük dünya ve âhiret nîmeti, Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye’nin muktezâsına göre rûhânî bir hayat yaşayabilmek ve ömür boyu Kur’ân’ın hizmetinde bulunabilmektir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir. Sizden istikâmet sahibi olmak isteyenler (ona uyarlar).” (et-Tekvîr, 27-28)

KUR’AN NASIL ŞEFAAT EDECEK?

Hadîs-i şerîflerde de şöyle buyrulur:

“Kur’ân okuyunuz! Çünkü Kur’ân, kıyâmet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (Müslim, Müsâfirîn, 252; Ahmed, V, 249, 251)

“Kıyâmet gününde Kur’ân ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur’ân ehli kimseler Mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’ân’ın önünde Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de (temessül ederek) kendilerini okuyanları müdâfaa için birbirleriyle yarışırlar.” (Müslim, Müsâfirîn, 253; Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 5/2883)

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’i okur ve onunla amel ederse, kıyâmet günü ebeveynine bir tâc giydirilir. Bu tâcın ışığı, Güneş Dünya’daki bir eve konulduğunda onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kur’ân-ı Kerîm ile bizzat amel edenin ışığı nasıl olur, düşünebiliyor musunuz?” (Ebû Dâvûd, Vitr, 14/1453)

Ayrıca; “Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”[1] buyuran Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ümmetine her hâlükârda Kur’ân’ın tâlimine gayret etme hususunda zirve bir numûne olmuştur.

Nitekim Enes -radıyallâhu anh- diyor ki:

“Bir gün mescidde Peygamber Efendimiz’in açlıktan karnına taş bağlamış olduğu hâlde, ayakta suffe ehline Kur’ân okuttuğunu gördüm.”[2]

Dipnotlar:

[1] Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 21. [2] Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, Beyrut 1967, I, 342.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ŞEFAAT VAR MI? ŞEFAAT NASIL OLACAK?

Şefaat Var mı? Şefaat Nasıl Olacak?

KUR’AN ŞEFAAT EDER Mİ?

Kur’an Şefaat Eder mi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.