Kur’an’da Gece İbadeti

Gece ile ilgili ayetlerin çoğu, gece ibadetinin kişiyi yetiştirici ve olgunlaştırıcı özelliğine dairdir. Kur’an-ı Kerim’de gece ibadeti.

Kuran-ı Kerîm’de gece ile ilgili ayet sayısı 90’ın üstündedir. Bu ayetler muhtelif sürelere serpiştirilmiş halde bulunmaktadır. Günlük Kur’an-ı Kerîm okuma alışkanlığı olan bir kimse, sıkça gece konusu ile karşılaşır. Bu kadar çok ayetle Kuran-ı Kerîm, geceyi devamlı gündemde tutmakta ve gecenin önemine dikkat çekmektedir.

GECE İLE GÜNDÜZÜ BİRBİRİNE ÇEVİRİYOR

Bu ayetlerin bir kısmı, doğrudan kulları tefekküre çağırmaktadır. Bunun tipik örneği, Nur Suresi’nin 44 ayetidir. “Allah, gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için bir ibret vardır.” Furkan Suresi’nin 62. ayeti ise, gece ile gündüz mekanizmasını hatırlamamız ve bunu düzenleyen Allah’a şükretmemiz gerektiğini ifade etmektedir. “İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren o Allah’tır.”

Geceleri duyan, düşünen kimselere ne büyük bir ilham kaynağı olduğunu bilmekteyiz. Mesela merhum Mehmet Akif, Safahat’ın 7 kitabı olan Gölgelerdeki Gece” başlıklı şiirinde, şu mısralara yer verir:

Ne rengarenk ubudiyetle ya Rab, hercu merc afak,

Karanlıklar, ışıklar, gölgeler, lebrîz-i istiğrak

Gece ile ilgili ayetlerin bir kısmı, gündüzün çalışıp kazanmaya gecenin de uyku ve istirahate elverişli olarak yaratıldığını bildirmektedir. Aslında bu kısım ayetler de tefekkür konusundaki ayetleri andırmaktadır. Çünkü Kur’an gecenin bir örtü, uykunun bir dinlenme dönemi kılındığını belirtirken, bu sistemli, düzenli ve faydalı hallerin kendiliğinden oluşmadığını, bilakis çok yüksek bir ilmin, sınırsız bir kudretin belirli kanunlara göre bunu düzenlediğini hatırlatmak ister. Neticede bütün bu oluşların Cenab-ı Hakkın varlığı, birliği ve lütfunun canlı şahitleri olduğunu belirtir.

Hayrete şayandır ki, Batıda işçi sağlığı ve işçi haklarını konu edinen günümüzdeki çalışma ve araştırmalar, işçiyi imkanlar ölçüsünde gündüz çalıştırıp, gece istirahat ettirmek gerektiği üzerinde durmaktadırlar. Bu, çağın anlayışının Kuran’ın tasdiki mahiyetinde olduğunu göstermektedir.

GECE İLE İLGİLİ AYETLERİN ÖZELLİĞİ

Gece ile ilgili ayetlerin çoğu, gece ibadetinin kişiyi yetiştirici ve olgunlaştırıcı özelliğine dairdir. Hz. Musa ve Peygamberlerimize vahyi telakkî etme ve tebliğ vazifesine hazırlamak için gece uyanıklığı ve ibadetinin emredilmesi pek düşündürücü bir husustur. Bu konuda Hz. Musa ile Peygamberimiz arasında büyük benzerlik vardır. Hz. Musa Tevrat’ın levhalarını telakkî edebilmek için tam 40 gece ibadetle hazırlanmaya çağrılmıştır. Bakara Suresi’nin 51 ve Araf Suresi’nin 142, 143 ayetlerinde bildirilen bu husus, Elmalı Hamdi Yazır merhumun da dahil olduğu bir çok müfessirce İslam büyüklerinin “çile” yolu ile kendilerini olgunlaştırmalarının Kuran-ı Kerim’deki delili olarak göstermektedirler. Tasavvuftaki çile, zaten 40 gün, 40 gece oruç ve ibadetle insanın ruhani ve kalben olgunlaşması, üstün hizmetlere hazırlanması demektir. Bunun örneği Hz. Musa’nın şahsında verildiği gibi, gün belirlenmeksizin peygamberimizin örnekliği ile de gösterilmiştir.

İLK GELEN VAHİYLER

Peygamberimiz ilk gelen vahiyler karşısında büyük hayret ve heyecan duymuş, elbise ve örtülerine bürünerek kendini teskine çalışmış olduğu bir sırada Müzzemmil Suresi’nin ilk ayetleri gelmişti. Vahyi telakkî ve tebliğe hazırlanmak üzere Efendimize gece ibadeti emrediliyordu. Efendimize, ruhunun ilahı tecellilere aralıksız olarak ayna olması, vahyin ağırlığına tehammülü ve muarızlar karşısında sarsılmaz bir azim ve güçle risaletini tebliğ için gece ibadetinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Müzzemmil Suresi’nin ilk ayetleri gecenin yarısı, üçte biri veya üçte ikisini ibadetle geçirmesini emrediyordu. Henüz beş vakit namazın farz olmadığı bu dönemde Efendimizle birlikte bir sahabe de bu emre uydu ve ayakları şişinceye kadar kendilerini ibadete verdi.

Sahabenin meşgaleleri çoğalınca onlar için gece ibadeti hafifletildi. Ama gene de herkesin kolayına geldiği şekilde gece ibadetinden nasiplenmesi istendi. Müfessirler ve Fakihlerin çoğunluğuna göre bu ibadet, beş vakit namazın farz olması ile birlikte artık müstehap bir namaz olarak kaldı. Ancak Teheccüd Namazı Resulullah’ın kendisine farzlardan ayrı, vacip bir namaz olarak devam etmiştir. İsra Suresi’nin 79 ayeti de bunu açıkça belirtmektedir. Resulullah’ın üstün makam olan Makam-ı Mahmud’a, Şefaat Makamına ulaşması adeta bu ayetle Teheccüd namazına bağlanmıştı. Resulullah’ın kendine va’dedilen makamlara gece ibadeti ile ulaşacağı bildirilince, diğer insanların kendilerine va’dedilen makamlara layık olabilmeleri için, bu tür ibadetlere ne derece önem vermeleri gerektiği de kendiliğinden anlaşılmaktadır. Bu manada bazı müfessirler, Müzzemmil Suresi’nin ilk ayetlerinin Resulullah’ın şahsında ilim, fikir ve irşad adamlarına da bir hitap olduğunu belirtmektedirler.

Teheccüd ibadeti ile ilgili hadisler Buhari tercümesi ve şerhi olan Tecrid-i Sarihin 4. cildinde hemen baş tarafından itibaren açıklanmaktadır. Resulullah’tan sonra gece ibadeti uygulamasının nasıl yapıldığı ve yapılması lazım geldiğine dair İslam bilginleri, İslam büyüklerinin eserleri elimizde birer hazine gibidir. Bunların başında ihyaul ulum gelir. İmam Gazalî Hazretleri’nin bu büyük eserinin muhtelif ciltlerinde ve özellikle 4. cildinde doyurucu bilgiler bulunmaktadır. Mesela bu eserin Ahmet Serdaroğlu tercümesinin bu cildinin fihristine bir göz atarsanız, bu konuya dair önemli başlıklar bulursunuz .İsterseniz bunları sıralayalım. Gece, gecenin beşte biri, geceler, gecenin evradı, gece ibadeti, gece ibadetleri, gece kalkmak, gece namazı, geceyi taksim, gecenin üçte biri, gece yarısı, ihyanın 1. cildinin sonunda da “Faziletli Gece ve Gündüzler” diye bir başlık yer almaktadır.

Herhalde ilk işimiz de bu uzun gecelerin bize sağladığı imkanlar içinde bu bilgileri kazanıp uygulamaya başlamaktır. Bunun için eğlence programlarına kendimizi kaptırmamak yeter.

Kaynak: Doç. Dr. Ahmet Coşkun, Altınoluk Dergisi, Sayı: 117

İslam ve İhsan

GECE İBADETİ NASIL YAPILIR?

Gece İbadeti Nasıl Yapılır?

GECE İBADETİ İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Gece İbadeti İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.