Kur'ân'ı Dinleyerek Bir Yılda Hafız Oldu

Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde doğuştan görme engelli 2'si kardeş 3 kişi tüm zorluklara rağmen her gün Kur'an-ı Kerim'i dinleyerek hafız olmayı başardı.

Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde oturan doğuştan görme engelli Reşat (26) ve Kamuran Aytan (24) kardeşler ile ilçe merkezinde oturan Yusuf Güzeç, Kur'an-ı Kerim'i ezberlemenin mutluluğunu yaşıyor.

Zorluğa ve sıkıntılara rağmen Kur'an-ı Kerim'i bir yılda ezberleyen Aytan kardeşler ile Yusuf Güzeç'in en büyük hayali ise ileride çok iyi bir hafız olabilmek.

'HİÇBİR ZAMAN OF DEMEDİK, ŞÜKRETTİK VE SABRETTİK'

Reşat Aytan, Kur'an-ı Kerim'i öğrenirken birçok zorlukla karşılaştıklarını, fakat yine de eğitimlerini sürdürmeye devam ettiklerini söyledi.

"Bana ve kardeşime bu ilmi ve eğitimi öğreten seydamız aynı zamanda amcamızdır. Kardeşimle beraber Kur'an-ı Kerim'i ezberlemenin yanında Arapça gramer, fıkıh, tefsir ve hadis alanında da kendimizi geliştirdik." diyen Aytan, öğrenme döneminde zorluklar yaşamalarına rağmen yılmadıklarını belirtti.

Aytan, "O kadar zor durumlarla karşılaştık ki yeri geldi, yere düştük, bir yerlere çarptık ama hiçbir zaman of demedik, şükrettik ve sabrettik." ifadelerini kullandı.

KUR'ÂN-I KERİM'İ HER GÜN DİNLEDİ HAFIZ OLDU

Kamuran Aytan ise Kur'an-ı Kerim'i öğrenmenin mutluluğunu yaşadığını ve bunun hiçbir duyguya eş olmadığını kaydetti.

"Takıldığım yerler oldu ama yine de başarılı oldum." diyen Aytan, bir yılda Kur'an-ı Kerim'i ezberlediğini dile getirdi.

Kur'an-ı Kerim'i müzik çalara yükleyerek her gün dinlediğine dikkati çeken Aytan, Kur'an-ı Kerim'i dinleyerek günde yaklaşık beş sayfa tecvitli bir şekilde bir sene içerisinde hepsini ezberlediğini aktardı.

ZAMANIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNU OKUYARAK GEÇİRİYOR

Yusuf Güzeç ise Kur'an-ı Kerim'in günahlardan, hak ve hukuku koruyan bir kitap ve Allah'ın kelamı olduğunu vurgulayarak, Diyarbakır Ali İhsan Arslan Görme Engelliler Okulunda 8 yıl okuduktan sonra bir yıl boyunca İstanbul'da aldığı eğitimle kabartma yazıyı öğrendiğini bildirdi.

Güzeç, şöyle devam etti: "Zamanımın büyük bir çoğunluğunu Kur'an-ı Kerim okumaya harcıyorum. Ben bunu başarabiliyorsam görenler daha güzel şeyler yapabilirler, çünkü ben bir görme engelliyim ve bunu yapabiliyorum. Görenler eğer bu azmi kendilerinde de görseler daha güzel şeyler yapabilirler."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.