Kur'ân'ı Düşünmüyor Musunuz?
Rabbimiz, kendisine ancak kalb-i selîmin vâsıl olabileceğini bildirmektedir. Bu itibarla onların dâvetine duygusuz ve tefekkürsüz kalmak, ancak kilitli kalplerin bir gaflet ve hüsrânıdır.
Âyet-i kerîmede buyrulur:
“Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24)
Kur’ân-ı Kerîm bu tefekkürü, kendi yücelik ve misilsizliği hususuna da tevcîh eder:
“Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Eğer o Allâh’tan başkasından gelseydi, onda pek çok ihtilâflar, tezatlar bulacaklardı.” (en-Nisâ, 82)
DÜNYANIN EN ZENGİN KİTAPLIĞI
14 asırdan beri var olan Kur’ân-ı Kerîm’in ilme, fenne karşı tezat teşkil eden bir âyetini göstermek mümkün değildir. Bilâkis her asırda yapılan keşif ve îcatlar Kur’ân’ın gücünü artırmaktadır. Kur’ân ki, 1400 sene evvelki bir bedevîye de onun arayıp istediğini vererek tatmîn ediyor, hayâtını en güzel bir şekilde düzenliyordu. Bugün de, en üst seviyedeki ilim erbâbını bile kuşatacak bilgileri vakti geldikçe fâş etmek sûretiyle herkesi hayret ve dehşette bırakarak kendisine râm etmektedir! Çünkü O, kıyâmete kadar olmuş ve olacak bütün ilmî terakkîlere öncülük edecek en mükemmel bilgilerle doludur.
Hattâ Kur’ân’daki mûcizevî bilgilere, yapılan ilmî keşiflerle daha çok yaklaşılabileceği de, âyetlerde belirtilen bir mûcize olarak Cenâb-ı Hakk’ın vaadidir. Kur’ân’daki bu hârikulâde hâller, yüce hakîkatlerin ilâhî vaad çerçevesinde zamanı geldikçe tahakkuk etmesidir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013