Kur’an’ın Cazibesine Kapılan Müşrikler
Asr-ı Saadet’te Kur’an-ı Kerim’in cazibesine kapılan müşrikler.
Kur’an’ın hârikulâde üslûbu, her seviyedeki insanı tesiri altına almış ve onları kendisine hayran bırakmıştır. İnanan da inanmayan da onun câzibesine kapılmıştır. Bu sebeple Mekke’deki müşrikler, insanların Kur’ân dinlemesine mâni olmak için her türlü tedbiri almaya başladılar. Bunlardan birini Cenâb-ı Hak şöyle haber verir:
“İnkâr edenler: «Bu Kur’ân’ı dinlemeyin; okunurken gürültü çıkarın; belki üstün gelirsiniz!» dediler.” (Fussilet, 26)
Buna rağmen kendisini Kur’ân’ı dinlemekten alıkoyamayan müşriklerin garip hâlleri siyer kitaplarımızda şöyle yer alır:
Bir gece Ebû Süfyan, Ebû Cehil ve Ahnes bin Şerik, birbirlerinden habersiz olarak, Allah Rasûlü’nün geceleyin evinde okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemek için gidip her biri bir yere gizlenir. Bunlar, geceyi Efendimiz’in Kur’ân okuyuşunu dinleyerek geçirirler. Tan yeri ağarırken, yerlerinden ayrılıp dağılırlar. Kimseye görünmeden gitmek isterken tesâdüfen birbirleriyle karşılaşırlar. Yaptıkları işin tuhaflığını farkedip birbirlerini ayıplayarak:
“–Bir daha böyle bir şey yapmayalım! Eğer bizi ayak takımından biri görürse, muhakkak kalbine şüphe düşer” der ve oradan ayrılırlar. Fakat ikinci ve üçüncü gece de aynı durum tekerrür eder. En son ayrılırken birbirlerine:
“–Bir daha dönmeyeceğimize yemîn etmedikçe buradan ayrılmayalım” derler ve anlaştıktan sonra dağılırlar.[1]
Muallim Cûdî’nin şu beyti onların hâlini ne güzel ifâde etmektedir:
Hidâyet senden olmazsa, dirâyet neylesin yâ Rab!
Arapça bilse de Bû Cehl’e âyet neylesin yâ Rab!
Allah Rasûlü’nün Hz. Hatice ile kaldıkları ev Merve tepesine yakın bir yerde idi. Bugün Mescid-i Haram’ın bahçesine dâhil olmuştur.
Dipnot:
[1] İbn-i Hişâm, I, 337-338; Taberî, Târih, II, 218-219, İbn-i Esîr, Kâmil, II, 63-64, İbn-i Seyyid, I, 99; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 160-161; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, III, 47; Halebî, I, 462.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları