Kurban Kesme Âdâbı
Kurban kesme adabı nedir? Kurban nasıl kesilir? Kurban Keserken nelere dikkat edilmeli?
Kurban vesîlesiyle bilhassa şunu da düşünmeliyiz ki; Cenâb-ı Hak bu bayramda kesilen büyükbaş ve küçükbaş hayvanâtı bizler için yarattı. Bizler bir bedel ödemeden, tamamen Cenâb-ı Hakkʼın lûtfetmesiyle bir “insan” olarak yaratıldık. Cenâb-ı Hak dileseydi bizi kesilecek bir kurbanlık olarak dünyaya gönderebilir, insanlar da bizi kurban edebilirlerdi. Bu itibarla, kurbanlara Hâlıkʼın şefkat ve merhamet nazarıyla bakmalı, onlara karşı son derece hassas davranmalıyız.
HAYVANIN KARŞISINDA BIÇAK BİLENMEMELİ
Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu hususta pek çok şefkat ve merhamet tâlimâtı vardır:
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün koyun kesen birini gördü. Adam, kesmek üzere koyunu yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye çalışıyordu. Bu duygusuz ve düşüncesiz davranış karşısında, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu îkazda bulundu:
“–Hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun?! Bıçağını, onu yere yatırmadan önce bilesen olmaz mıydı?” (Hâkim, IV, 257, 260/7570)
Kurbanlık hayvanlara güzel davranmak, onları ürkütmemek îcâb eder. Yani; “Nasıl olsa bu, bir müddet sonra can verecek bir hayvandır.” deyip de ona karşı kaba bir davranışta bulunarak eziyet vermek, bir müslümana aslâ yakışmaz.
ALLAH DOSTLARININ KURBAN KESERKEN DİKKAT ETTİKLERİ ADAB
Mahmud Sâmi Ramazanoğlu ve Mûsâ Topbaş Efendiler, kurbanda gözetilecek edep ve hassâsiyeti, bizzat hâl ve davranışlarıyla tâlim ve telkin ederlerdi:
- Bir çukura iki kurban kestirmezlerdi. Ya da çukur temizlendikten sonra ikinci kurbanı kestirirlerdi.
- Kesilmeden evvel su içirilmesini tavsiye ederler, kurbanın gözünü muhakkak bağlatırlardı.
- Hayvanı, kesileceği yere iterek kakarak sürükletmezler, şayet küçükbaş bir kurban ise, kucağa alınarak, şefkat ve mülâyemetle götürülmesini isterlerdi.
- Hayvana eziyet vermeyecek şekilde, güzelce kesilmesini arzu ederlerdi.
- Kurban kesilirken getirilen sandalyeye oturmaz, Allâhʼın emrine tâzim maksadıyla, hayvanın kanı tamamen akıncaya kadar, derin bir ibadet vecdi içinde, pür-edep ayakta beklerlerdi.
- Cenâb-ı Hakkʼın ihsân ettiği nîmetlerin tefekküründe derinleşerek, ubûdiyet şuuru içinde bulunurlardı.
Böylece kurbanın; mânâ ciheti yüksek bir ibadet olduğunu ve büyük bir edeple îfâ edilmesi gerektiğini, bizlere hâlleriyle telkin ederlerdi.
KURBAN ADABI
Kurban’ın her şeyden önce Allah için yapılan bir ibadet olduğu unutulmamalı, bu mübârek günlerde zikir, fikir ve şükürle ibadet vecdini muhâfaza etmelidir. Ayrıca dirâyetli ve ehil olanlar, hayvanlarını bizzat kendileri kesmeli, kurbanın ruh ve mânâsını yakından hissetmeye gayret etmelidirler. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Vedâ Haccı’nda 100 kurbanından 63’ünü bizzat kendileri kesmişlerdir. Kendileri kesemeyenler ise ehil birine vekâlet vermeli, fakat imkân varsa kesim esnâsında huşû, tâzim ve ihtiram duyguları içinde hayvanın yanında beklemelidirler.
Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Ey Fâtıma! Kalk, kurbanının yanında bulun! Şunu iyi bil ki onun kanından yere düşen ilk damla ile, işlemiş olduğun (küçük) günahlar affedilir.” (Hâkim, IV, 247/7524; Heysemî, IV, 17; Beyhakî, Şuab, V, 483)
Öte yandan, kurbanlık hayvanlara da güzel davranmak, onları ürkütmemek, susuzsa su içirip rahatlatmak ve kesim yerine güzelce götürmek îcâb eder. Kurbanı, keskin bir bıçakla kesmek ve ona hiçbir şekilde eziyet etmemek gerekir. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de hayvanların görmeyeceği bir yerde bıçakların güzelce bilenmesini emretmiş ve şu tembihlerde bulunmuştur:
“Biriniz hayvanını keseceği zaman, o işi hızlı yapsın!” (İbn-i Mâce, Zebâih, 3)
“Allah her şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmiştir… (Kurban) kestiğiniz zaman kesmeyi en iyi şekilde yapınız! Her biriniz bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!” (Müslim, Sayd, 57; Tirmizî, Diyât, 14/1409)