Kurban: Rabbimize ve Kardeşlerimize Yakınlaşmanın Vesilesi

Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan 07 Haziran 2024 tarihli ve "Kurban: Rabbimize ve Kardeşlerimize Yakınlaşmanın Vesilesi" konulu cuma hutbesi yayınlandı.

07 Haziran 2024 tarihli ve "Kurban: Rabbimize ve Kardeşlerimize Yakınlaşmanın Vesilesi" konulu cuma hutbesinin tam metni.

KURBAN: RABBİMİZE VE KARDEŞLERİMİZE YAKINLAŞMANIN VESİLESİ

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Biz her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar…”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır…”[2]

Aziz Müminler!

Yüce dinimiz İslam’ın en büyük nişanelerinden biri olan kurban ibadetini eda etmemize sayılı günler kaldı. Cenâb-ı Hak sağlık, sıhhat ve afiyetle Kurban Bayramı’na ulaşmayı hepimize nasip eylesin.

Kurban, dinen zengin sayılan bir Müslüman’ın bayram günlerinde, kurban edilme şartlarını taşıyan hayvanları Allah rızası için kesmesidir. Kurban, Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği sayısız nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir. Allah’a kul olmanın, O’na yaklaşmanın, O’nun emirlerine itaat etmenin gayretidir. Kurban, Allah’a duyduğumuz muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun göstergesidir. Dünya hayatında sahip olduğumuz her şeyi Allah yolunda feda edebileceğimizin simgesidir.

Kıymetli Müslümanlar!

Kurban ibadeti, bir hayvanı kesmekten, onun etinden istifade etmekten çok daha derin anlamlar taşımaktadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de                  لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ “Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır.”[3] buyrulmaktadır. Bizler, kurban kesmekle takvayı kuşanır; Rabbimizin emrini yerine getirmenin, sevgisine mazhar olmanın, rızasına kavuşmanın huzuruna ereriz. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sünnetini ihya eder; muhtaç ve mazlumların hanelerine, gönüllerine ve sofralarına muhabbet taşımanın hazzını tadarız. İyiliğin kapısını aralar; yetimlerin, öksüzlerin ve kimsesizlerin dualarında yer almanın mutluluğunu yaşarız.

Değerli Müminler!

Yüce dinimiz İslam’a göre kurban ibadetinde asıl olan müminin kurbanını kendi kesmesidir. Kurban etlerini ailesi, akrabaları, komşuları ve ihtiyaç sahipleriyle paylaşmasıdır. Unutmayalım ki, kurban kesmeyip bedelini sadaka olarak vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.

Küçükbaş hayvan bir kişi tarafından, büyükbaş hayvan ise en fazla yedi kişiye kadar ortaklaşa kesilebilir. Dolayısıyla bir hisseye birden fazla kişinin ortak olması da caiz değildir; farklı kurbanların etlerinin birbirine karıştırılıp hisse sahiplerine verilmesi de caiz değildir. Kurban, et alım satımı gibi görülmemelidir. Kurban ibadetinin sıhhati açısından bu tür yanlış uygulamalara asla itibar edilmemelidir.

Bir diğer husus ise; bulunduğu yerde kurbanını kesme imkânı bulamayanlar veya birden fazla kurban kesmek isteyenler, vekâlet yoluyla kurban kestirebilirler.

Aziz Müslümanlar!

İhtiyaç sahibi kardeşlerimize kurban etini ikram etmek için gayret gösteren pek çok gönüllü teşekkül gibi Türkiye Diyanet Vakfımız da ibadet ve emanet bilinciyle ‘Vekâletle Kurban Kesim Organizasyonu’ gerçekleştirmektedir. ‘Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş’ şiarıyla bu yıl da başta depremden etkilenen iller olmak üzere ülkemizin dört bir yanındaki kardeşlerimize kurban emanetlerinizi güvenle ulaştıracağız. Dünyanın pek çok bölgesinde mazlum, mağdur ve muhtaçlara yardımsever milletimizin iyilik elini uzatacağız. Acıları, zulümleri, gözyaşları ve hüzünleri el birliğiyle sevince dönüştüreceğiz. Kimsesizlerin kimsesi olacak, mahzun yüzleri birlikte güldüreceğiz inşallah. Bu vesileyle sizleri; din görevlilerimiz, il ve ilçe müftülüklerimiz, Türkiye Diyanet Vakfımızın internet sitesi aracılığıyla bu iyilik ve hayır kervanına katılmaya davet ediyorum.

Yüce Rabbim kurbanlarımızı dergâhında kabul buyursun. Gazzeli kardeşlerimizin sevinç, huzur ve güven içinde bayram sabahına ulaşmalarını ihsan eylesin. Hafta sonu imtihana girecek olan bütün gençlerimize zihin açıklığı ve başarılar diliyorum. Cenâb-ı Hak, gençlerimizin vatanımıza, milletimize ve insanlığa hayırlı ve faydalı nesiller olarak yetişmelerini nasip etsin.

Dipnotlar:

[1] Hac, 22/34.

[2] Tirmizî, Edâhî, 1.

[3] Hac, 22/37.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.