Kurbandan Geriye Ne Kaldı?
Bir annenin evlâdına olan şefkat ve merhametinden çok daha fazlasını ümmetine duyan Rahmet Peygamberi Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hem kendisi için hem de ümmetinden güç yetiremeyenler adına kurbanlar keserdi. (2) Hattâ Vedâ Haccı’nda 100 kurbanından 63’ünü bizzat kesmişti.
Rasûlullah Efendimiz’in ümmetine gösterdiği şefkat, merhamet ve cömertliği, bugün ümmet-i Muhammed olarak bizler de -imkânlarımız dâhilinde- yaşayıp Efendimiz’e vefâ göstermeye gayret etmeliyiz.
Hâlimiz-vaktimiz yerinde ise, vâcip kurbanlarımızı kendi beldelerimizde keserek, ailemiz, komşularımız ve muhtaçlar arasında paylaşmalı; lâkin kazâ, belâ ve hastalıkların def’i, Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği nîmetlerin şükrü ve din kardeşlerimize yardım eli uzatabilmek gâyeleriyle, sadaka olarak da fazladan kurbanlar kesip dünyanın dört bir yanındaki mazlum, mağdur, garip ve kimsesizlere tevzî etmeye imkân nisbetinde gayret göstermeliyiz. Zira bu gayret, böyle merhametli bir Peygamber’e bizi ümmet kılan Allah Teâlâ’ya en güzel şükür ifâdelerimizden biri olacaktır.
Bir kurban kesildiğinde Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ondan geriye ne kaldığını sormuştu. Hazret-i Âişe-radıyallâhu anhâ- vâlidemiz:
“- Sadece bir kürek kemiği kaldı.” dedi.
Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“- Desene (yâ Âişe), bir kürek kemiği hâriç hepsi (yani bütün infâk ettiklerimiz) bizim oldu!” buyurdular. (Tirmizî, Kıyâme, 33)
Demek ki mühim olan ve bizimle kalacak olan, fedakârlığımız…
Kaynak: www.osmannuritopbas.com