Kurbanın Dinî Hükmü Nedir?

Kurbanla ilgili ayet ve hadislerden hareketle bütün İslam âlimleri, kurban kesmenin “dinî duygular” ve “toplumsal yardımlaşma” açısından çok önemli ve faziletli bir ibadet olduğu, ayrıca bu ibadetin insana, manevi olarak büyük ecir ve sevaplar kazandırdığı konusunda ittifak yapmışlardır.

Hiçbir âlim, hali vakti yerinde, maddi imkânları uygun olan bir Müslüman’ın kurban kesmesinin gereksiz ve önemsiz olacağını söylememiştir. Bununla birlikte kurban kesme sorumluluğu konusunda, yani kurban kesmenin dinî hükmü hususunda, ilgili ayet ve hadisleri göz önünde bulunduran İslam âlimleri iki farklı sonuca ulaşmıştır.

KURBAN KESMEK VACİPTİR

Başta Hanefi mezhebi imamları olmak üzere pek çok âlime göre, Kurban Bayramı’nda; dinen aranan şartları taşıyan her Müslüman’ın kurban kesmesi vâciptir.

KURBAN KESMEK SÜNNET-İ MÜEKKEDDİR

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebine mensup âlimler için, gerekli şartları taşıyan kimselerin kurban kesmesi sünnet-i müekkeddir. Yani Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam]’ın sürekli yerine getirdiği ve asla terk etmediği faziletli bir ibadettir.

Biz, başta Hanefi mezhebi âlimleri olmak üzere pek çok âlimin de kabul ettiği üzere Kurban kesmenin vacip olduğu kanaatindeyiz. Kurban kesmenin gerekli olduğunu gösteren ayet ve hadisler, bizim bu şekilde hüküm vermemizin temel dayanağıdır. Bu delilleri şu şekilde sıralayabiliriz:

KURBAN KESMENİN, KURAN AYETLERİ VE HADİSLERLE DELİLLERİ

Kur’an-ı Kerim’de Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” (Kevser, 108/2). Her ne kadar farklı şekillerde izahlar getirilebilirse de, ayette, kurban kesmeyi talep eden, kesin bir emir ifadesi yer almaktadır.

Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam] şu şekilde buyurmaktadır:

"Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, bizim namazgahımıza yaklaşmasın" (İbn Mâce, Edahi, 2). Eğer kurban kesmek vacip değil de sünnet olsaydı, peygamberimiz, imkânı olup da kurban kesmeyenlerin sadece bu ibadetin sevabını kaçırdıklarını belirten bir ifade ve üslup kullanırdı. Hâlbuki O [aleyhissalatü vesselam], bu hadiste, imkânı olup da kurban kesmeyen kimselerle ilgili “namazgâhımıza yani namaz kıldığımız yere gelmesin” buyurmuştur. Böyle bir ikaz, ancak “farz veya vacip bir ibadeti” terk edenler için söz konusu olabilir. Buradan da kurban kesmenin vacip olduğu sonucuna ulaşabiliriz.

BUNU YAPAN KURBANINI TEKRAR KESMEK ZORUNDA!

Uveymir b. Eşkar (r.a.) kurbanını bayram namazından önce kesmiş, sonra da durumu Resûlullah [aleyhissalâtu vesselâm]'a haber vermişti. Peygamberimiz de kendisine: "Kurbanını iade et (yeniden kes, o, kurban yerine geçmez)" buyurdu (Buhari, Edâhî, 8). Eğer kurban kesmek sünnet olsaydı, Peygamber efendimiz, Uveymir hazretlerine yeniden kurban kesmesini emretmezdi. Dolayısıyla burada Peygamberimizin, şartlara uygun olarak yerine getirilmediğinde, yeniden kurban kesilmesini istemesi, kurban kesmenin vacip olduğunu gösterir.

KAYNAK: Dr. Recep ÖZDİREK, Kurban İbadeti, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul

İslam ve İhsan

KURBAN NEDİR? KURBANIN ÖNEMİ, HİKMETİ VE FAYDALARI NELERDİR?

Kurban Nedir? Kurbanın Önemi, Hikmeti ve Faydaları Nelerdir?

KURBAN NEDİR?

Kurban Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.