Kurbanlık Hayvanın Kesimi Nasıl Yapılmalıdır?

Kurban keserken dikkat edilmesi gereken konular nelerdir?

Kurban ibadetinde, kurbanı kesecek kimsenin Müslüman olması tercihe şayandır ve kesim için, erkek, kadın, yetişkin, çocuk arasında bir fark yoktur. Dolayısıyla dinen, tıpkı erkekler gibi, kadın ve akıl baliğ olmamış çocuklar da, besmele çekerek kurban kesebilir. Halk arasındaki, “kadınların hayvan kesemeyeceği” ile ilgili yaygın kanaatin fıkhî bir dayanağı da yoktur. Kadınlar da erkekler gibi, eğer isterlerse, ibadet niyetiyle olsun ya da olmasın, her zaman, hayvan kesebilir.

Ancak akıl baliğ olmamış çocuğa, her hangi bir hayvan kestirmek onun psikolojik gelişimi açısından uygun değildir. Diğer yandan kadınların da, yaratılışları ve ruh halleri itibariyle bu tür bir işlemde bulunmayı tercih edip etmeyecekleri ise ayrı bir konudur.

Ehl-i kitabın yani Hıristiyan veya Yahudi olan bir kimsenin kestiği hayvan dinen helaldir. Fakat yine de ehl-i kitaba kurban kestirmek mekruh sayılmıştır.(Serahsî, Mebsut, c. XII, s. 18; Zeylâî, Tebyinü’l-Hakâik, c. VI, s. 9.) Bu konuda, kurbanı mümkünse sahibi kesmeli, kurbanın sahibi bunu yapamıyorsa Müslüman birine kestirmelidir. Bu da mümkün olmuyorsa, o zaman ehl-i kitaptan birine kestirilebilir.

Kurban sahibi kurbanı kendisi kesemiyorsa bile, kesim esnasında kurbanın başında bulunması müstehaptır.

Hayvanı kesmeden önce, bir bezle gözlerini bağlamak sünnettir. Yine kesim esnasında hayvanı sol yanı üzerine ve kıble tarafına çevirerek yatırmak ve kesim işlemini böylece yapmak da sünnettir. Ancak hayvanın büyüklüğü ve kontrolünün zorluğu dolayısıyla, onun kıbleye doğru çevrilmesinde zorluk varsa, bu durumda hayvan, yatırılabildiği yönde kesilir.

Kurban kesen kimse, hayvana eziyet vermemeye özen göstermeli, bıçağı hayvana göstermemelidir. Ayrıca kurban kesiminde kullanılacak bıçağın hayvana eza vermeyecek şekilde keskin olması gerekir. Bu manada, hayvanı yere yatırdıktan sonra bıçağı bileylemeye çalışmak veya hayvanı ayağından tutarak kesim yerine çekmek, sürüklemek mekruh sayılmıştır. Ancak kontrolü son derece zor olan büyük baş bir hayvanı, kurban mahalline taşıma ve yere yatırma çabaları mekruh sayılmaz; fakat böyle bir durumda “ibadet şuur ve duygusunu” muhafaza etmek önemlidir.

Kurbanlık hayvan kesim için yatırılırken şu duayı okumak sünnettir:

[Bismillâhi vallâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhümme hâzâ minke ve ileyke. İnnî veccehtu vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-arda hanîfen vemâ ene mine’l-müşrikîn. Kul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbil’âlemîn, lâ şerîke lehü, bizâlike ümirtü ve ene evvelül müslimîn.]

Yüce olan Allah’ın Adıyla, Ondan başka ilah yoktur. Allahım bu kurban, senden bize bir lütuftur ve onu senin rızan için kesiyoruz. Ben, O’nun birliğine inanarak, gökleri ve yeri yaratan Allah’a yöneldim. Ben müşriklerden değilim. De ki: Benim namazım, ibadetim (kurbanım), hayatım ve ölümüm, hep âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah’a teslim olanların ilkiyim.

Kurban kesen kimse, bu duadan sonra, kurbanın kabulü için dua eder. Ardından da tekbir getirir. Kurban kesmeden önce tekbir getirmek de Hz. Peygamber [aleyhissalatü vesselam]’ın sünnetlerindendir. Tekbir şu şekilde getirilir:

Allâhuekber, Allâhuekber, lâ ilâhe illallâhu vallâhuekber, Allâhuekber ve lillâhi’l-hamd.

Kurban kesen kimse, sağ eliyle tuttuğu bıçakla hayvanı keserken “bismillâhi Allâhuekber” der. Kurbanı vekilin kesmesi halinde, kurban sahibi de besmeleye iştirak eder.

Kurbanlık hayvan, boğazının çeneye bitişen yeri ile göğse bitişen yeri arasında herhangi bir yerinden kesilebilir. Koyun, keçi, sığır gibi hayvanların boğazının çeneye yakın kısımdan kesilmesi sünnettir. Devenin ise göğsüne yakın yerden kesilmesi sünnettir.

Dinimizin kurallarına uygun olarak yapılacak bir kurban kesme işlemi için, boğazın iki yanındaki şah damarlar, nefes ve yemek borusundan en az üçünün kesilmesi yeterlidir. Ayrıca kurban kesim yerinde izdiham söz konusu değilse hayvanın omuriliğinin hemen kesilmemesi ve hayvanın damarlarındaki kanın boşalmasının beklenmesi daha uygun olur.

Hayvanı ensesinden kesmekse kesin bir şekilde yasaklanmıştır.

Kurbanlık hayvanlardan birini diğerinin gözü önünde kesmek, kesim sırasında hayvanın gözünü kapatmamak mekruhtur.

Karnında yavrusu bulunan hayvanı kesmek de mekruhtur.

Kurban kesilmeden önce, yününden, sütünden istifade etmek câiz değildir. Bunlar fakirlere dağıtılabilir.

Solak bir kimsenin sol eli ile kurban kesmesinde bir mahzur yoktur.

KAYNAK: Dr. Recep ÖZDİREK, Kurban İbadeti, Erkam Yayınları, 2007, İstanbul

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.