Kurtuluşumuza Vesile Olacak Ameller

Müslümanı ebedî hüsrandan kurtuluşa eriştirecek vesileler, ameller nelerdir?

Emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker; yani iyilikleri emredip, kötülüklerden sakındırmak bütün mü’minlerin vazifesidir. Birbirine hakkı, sabrı ve merhameti tavsiye etmek, ebedî hüsrandan kurtuluşun vesileleri arasındadır.

Herkesin nasihate, istişâreye, hak ve hakikatleri tekrar tekrar dinlemeye ihtiyacı vardır.

Sahâbî Saîd İbn-i Âmir -radıyallâhu anh-, halîfe Hazret-i Ömer’e şu nasihatlerde bulundu:

“Ey Ömer!

  • Halkın işlerini yaparken Allah’tan kork!
  • Allâh’ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkma!
  • Kendin ve ailen için ne istiyorsan, ehl-i İslâm için de onu iste!
  • Uzak-yakın işlerini üzerine aldığın müslümanlarla alâkadar ol!
  • İşlerinde usûl ve istikametten ayrılmazsan; Allah Teâlâ, emrettiği işlerde sana yardımcı olur, karşına çıkan zorluklarda sana yeter.
  • Aynı mevzuda iki farklı hüküm verme ki, karışıklık (çifte standart) meydana gelmesin ve haktan uzak düşmeyesin.
  • Sözlerin ve tatbikatın birbirine muhalif olmasın. Sözün en hayırlısı, fiilin doğruladığıdır.
  • Hakkı elde edinceye kadar zorluklara göğüs ger. Allâh’ın emirlerini yerine getirirken hiçbir kınayıcının kınamasından korkma!” (Heyet, Nasâih, s. 140)

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- da, vâlisine yazdığı emirnâmede şu nasihatlerde bulunur:

“İnsanlara, canavarın sürüye bakması gibi bakma! Onlara karşı kalbinde sevgi, merhamet ve iyilik duyguları besle!

Çünkü istisnâsız bütün insanlar, ya dinde kardeşin yahut yaratılışta eşindir.

İnsanlar hata edebilir, başlarına iş gelebilir. Düşenin elinden tut, kendin için Allâh’ın affını istiyorsan sen de insanları affet, onları hoş gör ve bağışla!

  • Affından dolayı asla pişmanlık duyma!
  • Verdiğin cezadan dolayı da sevinme!”

İslam ve İhsan

EMRİ BİL MARUF NEHYİ ANİL MÜNKER NEDİR?

Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker Nedir?

MÜSLÜMANIN BAŞ GÖREVLERİ NELERDİR?

Müslümanın Baş Görevleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.