Letaif Nedir?
Letaif ne demektir? İnsanın letaifleri nelerdir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor...
Bu nasıl vücudumuzda merkezler var; akciğer, karaciğer, mide vs. Aynı şekilde mânevî merkezler de var. Bunlara da letâif deniyor. Yani bunların, insanın gaflete kapılmaması, uyanık olması (için) bunları zikre alıştırmak… Kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ vs. gidiyor.
Bir talebesine yazdığı mektupta:
“Letâiflerin hepsi tasfiyeye muhtaç olduğundan, bir Hak yolcusunun, sırasıyla bütün letâifleri zikre alıştırması zarûrîdir…”
Zira Cenâb-ı Hak:
“Ayaktayken, oturururken, yanları üzerindeyken Allâhʼı zikrederler…” (Âl-i İmrân, 191) buyuruyor.
LETÂİF YERLERİ NERELERDİR?
Kalp: Sol göğsün iki parmak altında çam kozalağı şeklinde bulunan et parçasını mahal edinen, yani maddî kalbin derûnunda hissiyatımızın merkezini teşkil eden mânevî latîfedir.
Ruh: Sağ göğsün iki parmak altında bulunan mânevî latîfedir.
Sır: Sol göğsün iki parmak üstünde bulunan mânevî latîfedir.
Hafî: Sağ göğsün iki parmak üstünde bulunan mânevî latîfedir.
Ahfâ: Göğsün tam orta kısmında ve diğer dört letâifin ortasında yer alan mânevî latîfedir.
Nefs-i nâtıka: Alnın tam ortasında iki kaşın arasından yukarıya doğru dik bir çizgi hâlinde bulunan bir latîfedir.
Zikr-i sultânî/Zikr-i kül: Zikrin, vücûdun bütün zerrelerine kadar yayılmasıdır. Diğer bir ifadeyle yukarıda zikredilen latîfelerin zikre alışması gibi, vücûdun bütün zerrelerinin birer latîfe hâline gelerek Allâh’ı zikretmesi hâlidir.
Gönül terbiyecileri olan Hak dostları, bu letâiflerin asıllarının “halk âlemi”nden değil, mânevî kalp gibi “emir âlemi”nden bir sır olduğunu beyan etmişlerdir. Ehl-i mükâşefe için ayân olan bu hâlin, söz kalıpları içinde ifadesi zordur.
Nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesi için zikrin lüzumuna yakînen inanan mürşidler, zikrin hem cehrî (açıktan dille yapılanı) hem de hafî (gizli sessiz ve sözsüz yapılanı) olmak üzere iki şekilde icrâ edilebileceğini ifâde etmişlerdir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, ÎMANDAN İHSÂNA Hak Yolculuğu