Leyl Suresi 7. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Leyl Suresi 7. ayeti ne anlatıyor? Leyl Suresi 7. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Leyl Suresi 7. Ayetinin Arapçası:

فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰىۜ

Leyl Suresi 7. Ayetinin Meali (Anlamı):

Biz ona dünyada iyilik yolunu, âhirette de hem hesâbın hem de cennetin yolunu kolaylaştırırız.

Leyl Suresi 7. Ayetinin Tefsiri:

Bu kısa üç âyette birinci grupta yer alan insanın karakter çizgileri çizilir. Onun üç mühim vasfı vardır. Her biri onun iyiliğini ve güzelliğini resmeder:

  insan son derece cömerttir. Allah’ın kendisine ihsan ettiği malını yine O’nun yolunda, hayır işlerinde, insanlara yardım için cömertçe harcar. Cimrilik göstermez. Mal toplayıp yığma hırsına kapılmaz.

  takvâ sahibidir. Kalbi dâima Allah’tan korkuyla ve O’na karşı duyduğu derin bir saygıyla dopdoludur. Öyle ki yaptığı her işte Allah’ı düşünür. O’nu râzı etmenin gayreti içinde olur. Her türlü hal ve hareketlerinde Allah’ın razı olmayacağı şeylerden titizlik ve ciddiyetle sakınır.

  O, “en güzeli” tasdik eder. Bu ifade şumüllü bir muhtevaya sahiptir. İtikat, ibâdet, muâmelât ve ahlâk itibariyle her türlü güzelliği içine alır.

İtikâdî olarak “en güzeli” tasdik etmek, şirki ve küfrü terk ederek tevhidi kabul etmek, nübüvvet ve âhiretin hak olduğuna inanmaktır. İbadet, muamelât ve ahlâkî bakımdan “en güzeli” tasdik etmek ise, Allah’ın gönderdiği İslâm nizamının en doğru yol olduğuna inanarak onu tatbik etmeye çalışmaktır. Bu da Hak katında tek makbul din olan İslâm’ı doğrulayıp yaşama demektir.

Bu güzel vasıflara sahip olanlara Cenâb-ı Hakk, “en kolay olana muvaffakiyet” müjdesi verir. O da şu demektir: İnsan fıtratına en uygun yol olan İslâm’ı kolaylıkla, zorlanmadan, yüksünmeden, gönül huzuru ile yaşayabilmektir. Göğsünün İslâm’a açılmasıdır. Nitekim âyet-i kerîmede: “Allah, kimi doğru yola erdirmek isterse onun göğsünü İslâm’a açar” (En‘âm 6/125) buyrulur. Allah Teâlâ onun işlerini kolaylaştırır. Dünyada güzel ve hayırlı işleri yapmak ona kolay gelir. Kötü kimselerin tırmanmaya cesaret edemediği sarp yokuşlar ona iniş gibi gelir. Nefse ağır gelen ibâdetler onun için en zevkli işler haline dönüşür. Nefsin zevk aldığı günahlar ve haramlar ise, onun için hiç yapamayacağı zor işler haline gelir. Hâsılı Allah’ın razı olacağı bütün ibâdet ve taatler ona son derece cazip gelirken, Allah’ın razı olmayacağı kötü fiil ve davranışlar onun için son derece nefret uyandırıcı işler haline gelir. Böylece ona ebedî huzur ve saadet yeri olan cennet yolları kolaylaştırılmış olur. Şu âyet-i kerîmeler onun bu güzel hâline ışık tutar:

“Erkek olsun kadın olsun mü’min olarak kim sâlih amel işlerse ona dünyada elbette temiz ve güzel bir hayat yaşatırız. Âhirette de onları, yaptıkları en güzel işleri esas alarak mükâfatlandırırız.” (Nahl 16/97)

“İman edip sâlih ameller işleyenler için Rahmân, gönüllerde bir sevgi meydana getirecektir.” (Meryem 19/96)

Şimdi, gerçeğin tüm berraklığıyla ortaya çıkması için anlatılan bu güzel insan karakterinin tam zıddı olan kötü bir insan tipinden bahsedilir:

Leyl Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Leyl Suresi 7. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.