Lider Devlet Adamlarının Başarı Sırrı

Sır, gizli kalması ve herkese söylenmemesi gereken şeylerdendir. Sırrını saklamasını bilmeyen başarılı olamaz. Başarının sebeblerinden birisi de sır sahibi olmaktır. Sırrını açıklayan kimse çok defa söylediğine pişman olur, üzülür, amma iş işten geçmiş olur. İnsan söylemediği sözüne hâkimdir. Mal ve eşya korumasında emin olunan kimselerin çoğu sır saklamada emin olunamazlar. Çünkü sır saklamak mal saklamakdan daha zordur.

Büyüklerimizin: “Zehebini, zihâbını ve mezhebini gizli tut” sözü meşhurdur. Zeheb altın, zihâb itikâd, mezheb de işlerde tutulan yol demektir. Birçok devlet adamları, başarılarının en büyük sebeblerinden birinin sır saklamak olduğunu bildirmişlerdir. Fâtih Sultan Mehmed Hân’ın: “Yapacağım işleri sakalımın bir kılı bile bilse, onu koparırım” dediği meşhurdur.

Hikmet ehli büyükler sır hakkında şöyle demişlerdir:

“Sır senin esirindir, açıklayınca sen ona esir olursun”.

“Sırrını hiç kimseye söyleme. Akıllıya söylersen seni aşağı görür, itibarını kaybedersin, ahmağa söylersen başkalarına söyleyerek sana hıyanet eder.”

“Akıllı kimse sır küpüdür.”

“Sırrını öğrenmeği isteyene sırrını söyleme! Böyle kimse seni ifşa eder!... Ahmak kimse sır saklayamaz. Akıllı sırrı ifşa etmez. Sır bir kimseye söylenince sır olmakdan çıkabilir.”

Onun için atalarımız: “Açma sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır. O da söyler dostuna” demişlerdir.

KEREM SAHİBİ KİMSELER

Kerem sahibi ile aran açılsa bile iyiliğini söyler kötülüğünü gizler. Bu ahlakda olanlar zamanımızda zümrüd-ü anka mesabesindedir yani yok denecek kadar azdır. Kötüler ise dostluk sona erince iyiliği gizler, kötülüğü açıklar. Başkalarının bizlere söyledikleri sırları gizlememiz lâzımdır. Çünkü sır emânettir. En çok güvendiğimiz kimse bile olsa, dilimize hakim olup, başkasının sırrını ona bildirmemeliyiz. Allah Teâlâ’nın bir ismi de “Settâr” dır. Ayıbları günâhları örter manâsındadır. Rabbımız zül celâl velkemâl hazretleri, insanların ayıblarını gizleyen kulu sever. Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular:

“Allah Teâlâ arkadaşının ayıbını gizleyen kimselerin, dünya ve âhiretde ayıblarını örter.”

Yine buyurdular: “Bir kimse etrafına bakınarak bir söz söylemiş ise, o söz dinleyene emanettir.”

Yine buyurdular: “Allah indinde insanların en kötüsü biri birinin sırrını söyleyen karı-kocadır. Bir kimseye sır tevdi edilmişse yani verilmiş ise, kıymetli bir emânet verilmiş demekdir. Mal emâneti nasıl mühim ise, bu ondan da ehemdir. Bu emâneti yani sırrı saklaması, gizli tutup kimseye söylememesi lâzımdır. Eğer umursamayıp başkasına ifşa ederse emânete hıyanet etmiş olur. Emânete hıyanet etmek ise hâinlikdir, haramdır.

Yine bir hadis-i şeriflerinde buyuruldu ki: “Ebrârın kalbleri, sırların kabirleridir. Yani iyi insanların kalbleri sırların saklandığı en emin yerdir.”

Sır sahibi kimseler, sırlarını mezara kadar götürürler. İfşa etmezler. Salih kimselerin kalbleri sırlarla doludur. Allah Teâlâ’nın gazabından, Cehennem azabından kurtulmak için sırları saklayıp emânete hiyanet etmekden sakınmalıdır.

Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Dergisi, Nisan 2007, 254. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.