Lokman Hakîm'in Hastalar İçin Tavsiyesi
Mü’min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz ve çirkin davranış sergileyen kimse olmamalıdır. [1] Bu hususta Hak dostları, “Sakın yılanların zehirli diliyle konuşma!” diye îkâz etmişlerdir. Zîrâ kılıç yarası geçer, fakat dil yarası geçmez. Hâlbuki tatlı dilli olmak ne büyük bir nîmettir.
Tatlı dil, sâhibini sevdirir, işleri de kolay eder. Nitekim, “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.” denilmiştir. Dolayısıyla konuşmadan evvel ağzımızdan çıkacak lafızlara dikkat etmelidir. Zîrâ maksat, kalplere hançeremizden dökülen dikenler saplamak değil; tatlı dille gönüller kazanmaktır. Bundan sonra, davranışlarımız da sözlerimizi te’yîd etmeli ve her hâlimizle çevremize güzellikler sergillemeliyiz.
LOKMAN HAKÎM'İN HASTALAR İÇİN TAVSİYESİ
Hem hastalıkların hem de gönüllerin hekimi olan Lokman Hakîm Hazretleri’ne bir gün sormuşlar:
“–Efendim, hastalarımıza neler yedirelim? Ne tavsiye buyurursunuz?”
Lokman Hakîm şu güzel ve özlü cevabı vermiş:
“–Hastalarınıza acı söz yedirmeyin de, ondan başka ne yedirirseniz zararı olmaz inşâallah...”
KONUŞTUĞUMUZ HER SÖZDEN MES'ÛLÜZ
Şunu da unutmamalı ki, kişi, konuştuğu her sözden mes’ûldür.
Âyet-i kerîmede:
“İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında onu gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın!” (Kaf, 18) buyrulur. Dolayısıyla, konuşurken kelimelere ve ifâde tarzına dikkat etmelidir. Sözü iyice ölçüp biçtikten sonra söylemelidir.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Kul, iyice düşünüp taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin doğu ile batı arasından daha uzak bir yerine düşer gider.” (Buhârî, Rikâk, 23)
Bu husus o kadar mühimdir ki büyükler; “Belâ, ağızdan çıkan söze bağlıdır.” demişlerdir.
Dipnot: [1] Bkz. Tirmizî, Birr, 48/1977; Ahmed, I, 405, 416.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet’ten Günümüze Faziletler Medeniyeti - 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR