Mağfiret Ne Demek?
Mağfiret: Allah Teâlâ’nın, kullarının günahlarını afvetmesi, ilâhî merhamet, gufrân, yarlığama anlamlarına gelmektedir.
MAĞFİRET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Hazret-i Hamza’yı Uhud’da şehîd eden Vahşî, artık Hazret-i Vahşî - radıyallâhu anh- idi. Ve bu hidâyet ve mağfiretin mânevî hazzı içinde, kendisini affettirebilmek ümîdiyle, Hazret-i Hamza’ya diyet olarak, peygamberlik iddiâsında bulunan Müseylemetü’l-Kezzâb’ı bir savaşta bütün tehlikelerini göze alarak
katletti ve böylece bir fitneye son verdi.
*****
Gafletin en büyüklerinden biri de, Allâhʼın rahmet, mağfiret, lûtuf ve kereminin sonsuzluğuna güvenerek; “Nasıl olsa hepsi affedilir.” zannıyla ilâhî emir ve nehiylere lâyıkıyla riâyet etmemek, haramların dehşetli
âkıbetini umursamamaktır. Allâhʼın Gafûr ve Rahîm olduğunu düşünüp, Oʼnun aynı zamanda Azîzün züʼntikām ve Kahhâr olduğunu göz ardı etmektir.
*****
Allah Teâlâ, dilediği kulunu bir sebeple veya sebepsiz olarak da affedebilir. Bununla birlikte müʼmine düşen, bütün kulluk vazifelerini elinden geldiği kadar yaptıktan sonra, sâlih amellerine de, döktüğü gözyaşlarına
da güvenmeyip dâimâ tevbe-istiğfâr ederek Allâhʼın af ve mağfiretini ümîd etmektir. Bu hususta evliyâullâhʼın havf ve recâ, yani korku ve ümit hâli, bizlere en güzel örnektir.
*****
Havf ve recâ, yani korku ve ümit, müʼminin kalbinde dâimâ bulunması gereken bir kulluk dengesidir. Yani mü’minin kalbinde, Allâh’ın rızâ ve muhabbetinden mahrum kalarak gazabına dûçâr olma korkusuyla; O’nun
sonsuz rahmet ve mağfiretine nâil olabilme ümîdi, dâimâ dengeli bir şekilde mevcut olmalıdır. Mü’min, son nefesine kadar bu kalbî âhengi muhafaza etmelidir. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde, Cennetʼe bir karış kala ilâhî azâba dûçâr olanlar ve bunun aksine, Cehennemʼe bir karış kala ilâhî rahmete mazhar olanlar haber verilmektedir.
*****
“Ey îmân edenler! Eğer siz Allâh’a (O’nun dînine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7) buyrulmaktadır. Bu itibarla mü’min, son nefeste îman selâmeti için hem hayatı
boyunca rızâ-yı ilâhî istikâmetinde gayret etmeli, hem de Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretine nâil olabilme ümidiyle duâ ve ilticâ hâlinde bulunmalıdır.
YORUMLAR