Mâide Suresi 37. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Mâide Suresi 37. ayeti ne anlatıyor? Mâide Suresi 37. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Mâide Suresi 37. Ayetinin Arapçası:
يُر۪يدُونَ اَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ وَمَا هُمْ بِخَارِج۪ينَ مِنْهَاۘ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُق۪يمٌ
Mâide Suresi 37. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onlar ateşten çıkmak isterler, fakat oradan kesinlikle çıkamazlar. Onlar için dâimî bir azap vardır.
Mâide Suresi 37. Ayetinin Tefsiri:
Allah’ı
inkâr, yapılan güzel amelleri boşa çıkaran ve sahibini ebedî hüsrana düşüren
büyük bir belâdır. Bu sebeple İslâm’ın ilk hedefi, insanları inkâr
bataklığından kurtarıp iman caddesine çıkarmaktır. Çünkü, inkâr ve küfür hâli
içinde ölüp dünyayı terk edenler, asla bağışlanmayacak ve mutlaka cehenneme
gireceklerdir. Hatta onlar, yeryüzünde bulunan her şey ve onun bir o kadarı
daha kendilerinin olup, bunu kıyâmet gününün azabından kurtulmak için fidye
verseler bile, bu onlardan kabul edilmeyecek, bağışlanmalarına yetmeyecek ve
elem verici azabı tadacaklardır. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
“Kıyamet gününde kâfir
getirilir ve ona «Söyler misin, senin dünya dolusu altının olsa bunları şu an
kendini kurtarmak için fidye olarak verir misin?» denildiğinde «Evet» cevâbını
verir. Bunun üzerine ona: «Senden bundan daha kolayı istendi fakat bundan
çekindin» denilir.” (Buhârî, Rikâk 49; Müslim, Munâfıkîn 52)
Kâfir
olarak ölenler, cehennemde ebedî kalacaklar, çıkmak isteyecekler, fakat oradan
asla çıkamayacaklardır. Bu hususa yer veren diğer âyet-i kerîmelerde şöyle
buyrulur:
“Cehennemdekiler: « Rabbimiz! Bizi bu ateşten çıkar. Eğer tekrar
küfre dönersek, o takdirde biz gerçekten kendimize zulmetmiş kimseler oluruz»
diyecekler.” (Mü’minûn 23/107)
“…Kâfirlere cehennemde ateşten elbiseler biçilecek, başlarının
üzerinden de kaynar su dökülecektir. O kaynar suların tesiriyle karınları
içinde bulunan bütün organları ve derileri eriyecektir. Onlar için ayrıca
demirden kamçılar ve topuzlar vardır. Çektikleri ıstıraptan dolayı ne zaman
cehennemden çıkmak isteseler, gerisin geriye onun içine itilecekler ve
kendilerine: «Tadın bakalım bu yakıcı azabı!» denilecek.” (Hac
22/19-22)
Allah
Resûlü (s.a.s.) de bu mevzu da şöyle buyurur: “Cennetliklere: «Ey cennet
ehli, burada ebedî kalacaksınız, artık ölüm yok» denilir. Cehennemliklere de:
«Ey cehennem ehli, siz de orada ebedî kalacaksınız, artık ölüm yok» denilir.”
(Buhârî, Rikak 50; Müslim, Cennet 40) Bu vesileyle mü’minlere ebedî cennet,
kâfirlere ise ebedî cehennemin olduğu ve artık ölümün olmadığı gerçeği
hatırlatılır.
Diğer
bir hadis-i şerifte ise cehennemin azabının şiddeti ve cennet nimetlerinin
güzelliğinden şöyle bir manzara sunulur:
“Kıyâmet günü, cehennemliklerden dünyada kendisine en çok nimet
verilen kimse getirilip ateşe daldırılır. Daha sonra ona: «Ey insanoğlu,
dünyada bir iyilik gördün mü, herhangi bir nimetle karşılaştın mı?» denilir de
o: «Vallahi hayır yâ Rabbi» diye cevap verir. Azâbın şiddeti, ona sahip olduğu dünya
nimetlerini unutturmuştur. Daha sonra cennetliklerden dünyada en sıkıntılı, en
çok musîbet ve belâya uğrayan kişi getirilir. Cennete sadece bir defâ
girdirilip çıkartılarak ona da: «Ey insanoğlu, dünyada hiç sıkıntı çektin mi,
bir belâya uğradın mı?» diye sorulur. O da bunlara cevap olarak: «Yemin ederim
ki hayır Allahım! Ne bana bir fakirlik uğradı ve ne de bir sıkıntı gördüm»
der.”
(Müslim, Munâfikîn 55)
Dolayısıyla
dünya hayatı bu ebedî gerçekler ışığında çok iyi değerlendirilmeli, Allah’ın
yasaklarından titizlikle kaçınılmalı, bu yasakları işleyenler olursa da,
cehennem azabına düşmeden dünyada cezasını vermelidir. Bu suçlardan biri de
dinimizin kesinlikle yasakladığı hırsızlıktır:
Mâide Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Mâide Suresi 37. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR