Manevi Derece Nasıl Yükselir?

Allah katında insanın derecesi nasıl yükselir?

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Ashâb-ı Kehf’in köpeği, murdarlıktan kurtuldu ve pâdişahlar sofrasında baş köşeye oturdu.

Zira o köpek, sadâkatle Ashâb-ı Kehf’in bekçiliğini tercih etti. Bunun için mağara kapısı önünde çanaksız-çömleksiz olarak rahmet-i ilâhiyye suyunu ârifler gibi içti.”

Gönül ehli âlim ve ârif zâtlar, kalplerindeki aşk, vecd ve muhabbetlerini sohbetlerine taşırlar. Kalplerindeki esrârın nûru, muhâtaplarına da akseder. Bu itibarla, sâlih zevât ile ünsiyet edip onlarla hemhâl olanlar, zaman içinde aynîleşir, sâlihleşirler.

Kur’ân-ı Kerîm’de nakledilen Ashâb-ı Kehf kıssası, bu hususta câlib-i dikkat bir misaldir. Kıtmîr, bir köpek olduğu hâlde o sâlih ve sâdık mü’minlere bekçilik ettiği için, kendisine onların güzel hâllerinden bir hisse in’ikâs etmiştir. Onun da sâdıklarla beraberliği sebebiyle Cennet’e gireceği bildirilmiştir.[1]

Bir kelp, Cenâb-ı Hakk’ın sâlih ve sâdık kullarından ayrılmayıp onlara sadâkatle bekçilik etmesinden dolayı bu dereceye ulaşırsa, hakîkî bir mü’minin, Allah dostlarına muhabbet ve samîmiyetle bağlanarak nasıl terakkî edebileceğini tasavvur etmek gerekir.

SADIKLARLA BERABER OLUN

Nitekim Cenâb-ı Hak da âyet-i kerîmede:

“Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” (et-Tevbe, 119) buyurmuştur.

Buna mukâbil, fâsık ve zâlimlerle beraberliğin menfî tesirlerinden korunmamız için de bizleri şöyle îkaz buyurmuştur:

“Âyetlerimiz hakkında ileri-geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zâlimler topluluğu ile oturma!” (el-En‘âm, 68)

“…Allâh’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (başka bir konuya geçinceye) kadar kâfirlerle beraber oturmayın! Yoksa siz de onlar gibi olursunuz! Elbette Allah, münâfıkları ve kâfirleri Cehennem’de bir araya getirecektir.” (en-Nisâ, 140)

Yani Allâh’ın sâlih ve sâdık kullarının sohbet, dostluk ve beraberliğinden gönüllere müsbet tesirler; fâsık, kâfir ve münâfıklardan ise menfî tesirler sirâyet eder.

KİŞİ ARKADAŞININ DİNİ ÜZEREDİR

Bu sebeple Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Kişi arkadaşının dîni üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin!” buyurmuştur. (Tirmizî, Zühd, 45)

Dolayısıyla mü’min, kimlerin yanında, dostluğunda, safında ve tarafında yer aldığını, muhakkak îman perspektifinden değerlendirmek zorundadır.

Velhâsıl bizler de Peygamber Efendimiz’in ve O’nun vârisleri durumunda olan sâlih zâtların irşadlarına gönül verirsek, onlarla hâl, fikir ve fiil beraberliği üzere olursak, “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”[2] hadîs-i şerîfinin sırrına erer, âhirette sâlihler zümresine ilhâk edilenlerden oluruz inşâallah.

Dipnotlar:

[1] Bkz. İ. Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 226.

[2] Buhârî, Edeb, 96.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Mevlana, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

ASHAB-I KEHF

Ashab-ı Kehf

MANEVİ HASTALIKLARDAN NASIL KURTULURUZ?

Manevi Hastalıklardan Nasıl Kurtuluruz?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.