Mânevî Yolculukta Üç Basamak!
Tasavvuftaki mânevî tekâmül yolculuğu, şu cümleyle hulâsa edilmiştir: « اَلتَّخَلِّي ثُمَّ التَّحَلِّي ثُمَّ التَّجَلِّي »
Yani mânevî yolculuk;
- Önce tehallî/tahliye, yani iç âlemi, Allahʼtan uzaklaştıran her şeyden boşaltmak; kalbi, şirk, küfür, nifak, riyâ, gurur, kibir, ucup, haset gibi mânevî cerahatlerden temizlemek.
- Sonra tahallî/hâllenmek, yani kulu Rabbine sevdirecek, ilâhî muhabbeti celbedecek güzel ahlâk ve sâlih amellerle donanmak. Bunların başında ise farzlara ilâveten îfâ edilen nâfile ibadetlerle, cömertlik, merhamet, şefkat, hizmet, rûhî incelik, nezâket, zarâfet ve fedakârlık gibi ahlâkî meziyetler gelir.
- Bütün bunların neticesinde de mânevî tecellîlerden nasîb almaktır. Yani kalbin rikkat ve derinlik kazanmasının ardından, mârifetullah ve muhabbetullah zirvelerine doğru mesâfe almaktır.
Zira Allah Teâlâ; Kur’ân-ı Kerîm’de ve kâinatta sergilediği ilâhî kudret ve azamet tecellîlerinin sır ve hikmetlerini, ancak musaffâ kalplere, yani mânen arınıp tekâmül etmiş olan selîm kalplere ihsân eder.
İşte bu merhalelerden geçerek safâya eren gönüller, Hakkʼa tevekkül ve teslîmiyetin bereketiyle müstesnâ tecellîlere nâil olurlar.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Müslümanın Kendisiyle İmtihanında Tasavvuf, Erkam Yayınları.