Marifetullaha Ulaştıran Tefekkür
Tefekkür bir iman anahtarıdır. Yani tefekkür imana kapı açıyor ve bu sayede ulvi bir ruh kıvamına eren müminin kulluk hayatında ve ibadetlerinde yüksek bir feyz ve ruhaniyet de hâsıl oluyor.
Evliyâullâhın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri, birgün pek çok kimsenin telâş ve merak içerisinde bir yere doğru koştuğunu gördü. Onlara:
“–Böyle telâş ve heyecan ile nereye gidiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da:
“–Falan yerden bir âlim gelmiş! Allah Teâlâ’nın varlık ve birliğini binbir delille îzâh ediyormuş! Onun bu delil ve îzahlarından istifâdeye gidiyoruz. İstersen sen de buyur!” dediler. Bunun üzerine Cüneyd Hazretleri, buruk bir tebessümle onlara bakarak şöyle dedi:
“–Gören gözler, işiten kulaklar ve hisseden kalpler için kâinatta sayısız ilâhî şehâdet terennümleri ve deliller var. Bizzat Cenâb-ı Hakk’ın, kendisi hakkında nice şehâdeti var. Ey ahâlî! Bütün bunlara rağmen şüphesi olan varsa, buyursun gitsin! Bizim gönlümüzde gümânın (şüphenin) kırıntısı dahî yoktur.”
Sâdî-i Şirâzî de şöyle der:
“Akıl sâhipleri nazarında yeşil ağaçların her bir yaprağı mârifetullah için bir dîvandır. Gâfiller için ise bütün ağaçlar bir yaprak bile değildir.”
İnsan, tefekkür ederek kâinat kitabını okumayı öğrenebilirse, çevresinde gördüğü her zerre ona Cenâb-ı Hakk’ı anlatır, mârifetullâha ulaştırır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları