Maslahat Ne Demektir?

Maslahat ne demektir? Maslahat kaça ayrılır ve bunlar nelerdir?

Sözlükte "menfaat, fayda, yarar, bir şeyin düzgün, doğru ve uygun olması" anlamlarına gelen maslahat, fıkıh usulünde, âyet ve hadislerin yorumlanmasında veya hakkında nass bulunmayan konularda içtihad edilirken gözetilen ve din açısından muteber olan yararlara denir. Başka bir ifadeyle maslahat, menfaatin celbi yahut zararın giderilmesi demektir. Çoğulu mesâlihtir.

İslâm dininin getirmiş olduğu kuralların tamamı insanların yararınadır. Ancak bu kuralların anlaşılabilmesi için, dinin esas almış olduğu yararların fert ve toplum dengesi içerisinde mütalaa edilmelidir. Toplumun yararı için ferdin ezilmemesi, ferdin yararı için toplumun menfaatlerinin feda edilmemesi gerekir. Usulcüler maslahatları, Şâri'in muteber sayıp saymaması bakımından üçe ayırırlar:

  1. a) Mesâlih-i Mu'tebere. Bunlar; dikkate alınması gerektiğine dair hakkında şer'î bir delil bulunan maslahatlardır. Kıyası delil olarak kabul eden fıkıh bilginleri, bu maslahatların itibara alınması ve buna göre ta'lil yapılması konusunda ittifak etmişlerdir. Dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması muteber maslahatlardandır. Bunlar üç mertebeye ayrılır:
  2. Zarûriyyât, insanların dini ve dünyevî hayatlarının kendisine bağlı olduğu maslahatlardır. Zarûriyyât, maslahatların en kuvvetli mertebesidir. Bunlar, temin edilmediği takdirde toplumda bozulma ve dağılmalar başlayabilir. İslâm dini, bu maslahatların korunmasına önem vermiştir. dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması, bunların zayi olmasına yol açacak şeylerin giderilmesi zaruridir. Bu maksatla dinin korunması için cihat emredilmiş; canın korunması için adam öldürmek ve intihar etmek; aklın korunması için uyuşturucu ve alkol kullanmak; neslin korunması için zina ve iffete iftira etmek; malın korunması için hırsızlık ve dolandırıcılık yapmak haram kılınmıştır.
  3. Hâciyyât. dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması için tedbir alınması, zorluğun giderilmesi ve genişliğin temin edilmesi ile ilgili insanların muhtaç olduğu maslahatlardır. Bu maslahatlar gözetilmediğinde sıkıntıya düşülür veya zarûri maslahatların korunması tehlikeye düşer. Mesela yolculukta tanınan ruhsatlar; selem ve ıstısna' (sipariş) akdinin geçerli olması; alkollü içkilerin üretilmesi ve satılmasının, ihtikâr kastıyla malı stoklamanın yasaklanması bu tür maslahatlardır.
  4. Tahsîniyyât (kemâliyyât). Bunlar; maslahatların aslını gerçekleştirmediği gibi, onlar için tedbir mahiyetinde de değildir; ancak dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması amacına yönelik maslahatlardır. Mesela güzel giyinmek ve ahlakî kurallara uymak bu tür maslahatlardır.

Zarûriyyât birinci, hâciyyât ikinci, tahsîniyyât ise üçüncü mertebeyi teşkil eder. Bunlar birbirleriyle çelişirse, mertebe sırasına göre, önce gelen sonrakine tercih edilir.

  • b) Mesâlih-i Mülgâ. Hakkında, muteber olmadığına dair şerî bir delil bulunan maslahatlardır. Bu maslahatlara göre ta'lil yapılamayacağı ve bunlar üzerine hüküm kurulamayacağı konusunda ittifak vardır. Şâri tarafından kendisine itibar edilmeyen maslahatlar incelendiğinde, bunların ya kuvvetli maslahatlara aykırı oldukları veya yanlış algılanma sonucu maslahat olarak düşünüldüğü görülür. Buna tarihte geçen şu hadise örnek verilebilir: Endülüs hükümdarlarından Abdurrahman ibn el-Hakem'in Ramazan ayında orucunu bozması üzerine, orada bulunan alimlerden Yahya ibn Yahya, zengin olduğundan her zaman bir köle azat ederek bu şekilde orucunu bozacağı mülahazasıyla iki ay üst üste oruç tutması gerektiği konusunda fetvâ vermiştir. Bu alim, fetvasını kendisine göre bir maslahata bina etmiştir. Halbuki Allâh, orucunu bozan kimsenin öncelikle bir köleyi azat ederek özgürlüğüne kavuşturulmasını murat etmiştir. Bu ise, daha önemli ve önde gelen bir maslahattır. Dolayısıyla Yahya ibn Yahya'nın itibar ettiği maslahat, Şâri' tarafında muteber kabul edilmeyen bir maslahattır.
  • c) Mesâlih-i Mürsele; insanlara bir fayda sağlayan veya onlardan bir zararı gideren, fakat muteber sayıldığına veya geçersiz olduğuna dair bir delil bulunmayan maslahatlardır. Buna göre mesâlih-i mürsele, hükmü nassla açıklanmayan ve kendisine kıyas edilebilecek bir hüküm bulunmayan durumlarda söz konusudur. Bunun yanında, kendisinde, şer'î bir hükmün gerekçesi olmaya elverişli ve üzerine hüküm bina edilebilecek münasip bir vasıf bulunmalıdır.

Mesâlih-i mürseleye göre hüküm verilebilmesi için, maslahatın varlığından emin olunması, ayrıca genel, mahiyeti itibariyle makul olması ve şer'î bir delil tarafından geçersiz sayılmaması gerekir. Hz. Ömer'in fethedilen toprakları mücahitler arasında ganimet olarak dağıtmayıp, Müslümanlar'a sürekli gelir kaynağı teşkil etmesi için eski sahiplerinin elinde bırakması ve harac vergisi koyması mesâlih-i mürseleye göre verilen hükümlerdendir.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

MASLAHAT NE DEMEK?

Maslahat Ne Demek?

DEF’-İ MEFSEDET CELB-İ MASLAHATTAN ÖNCEDİR NE DEMEK?

Def’-i Mefsedet Celb-i Maslahattan Öncedir Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.