Mavi Işık Neden Zararlı?

Gözümüzden içeri giren mavi ışık, beynimizde bazı bölgelere ulaşarak biyolojik saatimizi bozuyor. Biyolojik saatin bozulması vücuttaki dengeleri altüst ediyor.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Açıkalın, elektronik cihazların ekranlarından yayılan mavi ışığın beyindeki bazı bölgelere ulaşarak biyolojik saati bozduğunu belirterek, “Biyolojik saatin bozulması vücuttaki dengeleri altüst ediyor.” dedi.

Açıkalın, kullanımı her geçen gün artan cep telefonu, bilgisayar, tablet, televizyon gibi elektronik cihazların ekranından yayılan mavi ışığın sadece gözleri değil, tüm vücudu etkilediğini söyledi.

Günde iki saatten fazla telefon, tablet, televizyon gibi elektronik cihazlara maruz kalmanın kuru göz ve odaklanma sorunları ortaya çıkardığını dile getiren Açıkalın, “Kullanıcılarda gözlerde batma, yanma, yabancı cisim hissi ve net görememe şikayetleri oluşuyor. Bu şikayetler kişinin yaşam kalitesini ve iş performansını olumsuz yönde etkiliyor. Kişi özellikle kontakt lens kullanıyorsa bu şikayetler daha belirgin oluyor ve kontakt lensin gözde yaratabileceği riskler artıyor.” dedi.

MAVİ IŞIK BİYOLOJİK SAATİ BOZUYOR

Açıkalın, elektronik cihazların ekranlarından yansıyan mavi ışığın yan etkilerinin sadece gözle sınırlı kalmadığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi:

“Gözümüzden içeri giren mavi ışık, beynimizde bazı bölgelere ulaşarak biyolojik saatimizi bozuyor. Biyolojik saatin bozulması vücuttaki dengeleri altüst ediyor. Bu nedenle kanser, obezite ve şeker hastalığı gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor. Özellikle çocuklar bu hastalıklar için çok ciddi tehlike altındadır. Son yıllarda teknolojinin ilerlemesi ile ampul ve floresan lambaların yerini mavi ışık ve fosfor içeren LED ışıklandırmalar aldı. Bu yüzden mavi ışık tehlikesi maalesef arttı. Özellikle gece uykusundan önce bu ışığa maruz kalmak vücudumuz için en önemli yenilenme dönemi olan uykuyu olumsuz etkilemektedir. Düzenli uyku sağlıklı yaşam için olmazsa olmazdır. Uykunun bozulması göz kuruluğunu, kişinin ruh halini ve gündüz performansını çok olumsuz yönde etkiler.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.