Mazlumların Zehra Ablası

Karabük'ün Safranbolu ilçesinde, çocuk yaşlarda adım attığı iyilik yolundaki yürüyüşünü 38 yıldır sürüdüren Zehra Söylemez, yurt içi ve dışında öncülük ettiği yardım faaliyetleri dolayısıyla "mazlumların Zehra ablası" olarak anılıyor.

Henüz 10 yaşındayken Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgali döneminde Müslümanların gördüğü zulümlerden etkilenerek başladığı yardım faaliyetlerini her şartta sürdüren 4 çocuk annesi Söylemez, Filistin'den Etiyopya'ya, Suriye'den Arakan'a muhtaç ve mazlumların yaralarını sarmak için çalışıyor.

Afrika'da yetimhane, mescit ve su kuyuları açılmasında önderlik yapan, Myanmar ordusu ve Budist milislerin saldırıları nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda kalan Arakanlıların ev sahibi olması için mücadele eden Söylemez, bütün bu olaylara duyarlılığı dolayısıyla çevresinde "mazlumların Zehra ablası" olarak tanınıyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında şehit edilen Astsubay Ömer Halisdemir adına Etiyopya'da yetimhane açılmasını sağlayan Söylemez, son olarak da Afrin'de şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar adına aynı yetimhanenin bahçesinde mescit inşa edilmesi için çaba gösteriyor.

KALBİ HER ZAMAN MAZLUMLAR İÇİN ATTI

Zehra Söylemez, 10 yaşındayken Ruslar Afganistan'ı işgal ettiğinde gazetelerde, yaşanan zorlukları gördüğünü belirterek, o dönem en fazla etkilendiği olayların başında, insanların ağaç yapraklarını yiyerek savaşmaya çalışmasının geldiğini söyledi.

Çocuk kalbiyle bu insanlara yardım etmek istediğini ifade eden Söylemez, "Kendi çapımda el işleri yaptım. Para kazanabileceğim şeyleri yapıp Afganistan'a gönderiyordum. Filistin de ayrı bir yaraydı. 17-18 yaşlarında zulme isyan edercesine onlara da çok yardım toplayıp gönderdik. Hemen ardından Bosna savaşı çıktı. Hiç durulmadı, ben hiç durmadan kendi çapımda yardımlarda bulundum." diye konuştu.

ZEHRA ABLA BURAYA BİR MESCİT YAPAR MISIN?

Türkiye'ye döndüğünde bir program düzenlediğini, buraya Afrin'de şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar'ın da ailesiyle katıldığını vurgulayan Söylemez, şöyle devam etti:

"Bağışını yaptı. Biz yetimhaneyi bitirdik. Akpınar'ın şehadetinden iki gün önce yetimhanenin oradan görüntü atıldı. Taşlardan mihrap çizmişler cuma namazı kılıyorlardı. 'Ne olur Zehra abla buraya da bir mescit yapar mısın?' dediler. Ben de 'Yaparım' dedim. İki gün sora Akpınar'ın şehadeti, arkasından vasiyeti çıktı. O şehitler ölmez gerçeğinin en büyük tezahürü. Şu an şehadetinin bereketiyle Etiyopya'ya kadar yardımları uzanıyor."

Söylemez, Ömer Bilal Akpınar'ın adının verileceği mescit için ilk etapta 30 bin lira toplandığını ve temelin atılacağını belirterek, "En kısa zamanda da tamamlayıp, o insanların özellikle ramazan ayında namaz kılmaları için elimizden geleni yapacağız." dedi.

KADIN HER ZAMAN GÜÇLÜ BİR KALEDİR

Yardımları hep tek başına yaptığını ve buna devam edeceğini dile getiren Söylemez, şunları kaydetti:

"Kadınlığın değil aslında insanlığın işi zor ama Hazreti Havva'nın anaçlığını, Hazreti Hatice'nin sadakatini, Hazreti Ayşe'nin ilmini, Hazreti Fatıma'nın sabır ve merhametini kuşanmış, Şerife Bacıların, Elif Anaların cesaretini kuşanmış kadın için zor diye bir şey yoktur. Kadın her zaman güçlü bir kaledir, yıkılmaması için de gerek hemcinsleri gerek eşi, babası, kardeşleri tarafından desteklendiği müddetçe dimdik ayakta olacak."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.