Mehmed Zahid Kotku Hazretleri’nin Hayatı

Mehmed Zahid Kotku Hazretleri kimdir? ‘Görünmeyen üniversite’ ve ‘Hocaların hocası’ olarak anılan büyük İslam âlimi Mehmed Zahid Kotku Hazretleri’nin hayatı ve eserleri.

Mehmed Zahid Kotku kuddise sirruh Anadolu’da yetişmiş Hak dostlarındandır.

MEHMED ZAHİD KOTKU HAZRETLERİ KİMDİR?

Nakşibendî-Hâlidî şeyhi Mehmed Zahid kuddise sirruh, 1897 yılında Bursa Pınarbaşı’nda doğdu. Ailesi, 1876-77 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan (93 Harbi) sonra Dağıstan’ın Şeki kasabasından Anadolu’ya göç edip Bursa’ya yerleşmiştir. Mehmed Zahid kuddise sirruh, annesi Sabire Hanım’ı 3 yaşında iken kaybetti. Bursa’ya geldiklerinde 16 yaşlarında olan babası İbrâhim Efendi çeşitli yerlerde imamlık yaptıktan sonra 1929’da Bursa ovasındaki İzvat köyünde vefat etti. Mehmed Zahid kuddise sirruh, Oruç Bey Mahalle Mektebi’nde başladığı öğrenimini Maksem’deki idâdîde ve Bursa Sanat Mektebi’nde sürdürdü.

Mehmed Zahid Kotku Efendi, 1. Dünya Savaşı sırasında 18 yaşlarında askere alınarak Suriye cephesine gönderildi. Ordunun Suriye’den çekilmesinin ardından İstanbul’a döndü. Temmuz 1919’dan itibaren askerlik şubesinde yazıcı olarak askerlik görevine devam etti. Hâtıra defterindeki kayıtlardan 1922 Martında bu görevi sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

İstanbul’da cami derslerine ve vaazlara devam eden Mehmed Zahid kuddise sirruh 1920’de, Cağaloğlu’nda bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhânevî Tekkesi’ne giderek Şeyh Dağıstanlı Ömer Ziyâeddin Efendi’ye intisap etti. Seyrüsülûkünü onun vefatı üzerine postnişin olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi’nin yanında sürdürdü. 27 yaşında hilâfet aldı. Beyazıt, Fâtih ve Ayasofya cami ve medreselerindeki derslere devam ettiği bu yıllarda bir yandan da hâfızlığını tamamladı. Mustafa Feyzi Efendi’nin isteğiyle çeşitli kasaba ve köylerde dinî hizmetlerde bulundu.

Mehmed Zahid kuddise sirruh tekkelerin kapatılması üzerine Bursa’ya dönerek babasının imamlık yaptığı İzvat köyüne yerleşti, burada evlendi. Babası ölünce onun görevini sürdürmeye başladı. 1946 yılına kadar köy imamlığı yaptı, ardından Üftâde Camii imamlığına tayin edildi.

1952 yılı Aralık ayında Gümüşhanevî Dergâhı’ndan arkadaşı Abdülaziz Bekkine’nin vefatı üzerine görevi onun vazife yaptığı Zeyrek’teki Ümmü Gülsüm Mescidi’ne nakledildi. Bu mescidin istimlâki söz konusu olunca Fatih İskenderpaşa Camii’ne tayin edildi (1958). Bu camide uzun yıllar vaaz ü nasihatlerde bulunmuş ve irşâd vazifesini îfâ etmiştir. Sohbetleriyle pek çok kişinin hidayetine vesile olmuş, ilerleyen yıllarda ülkenin idare ve siyasetine yön veren şahsiyetlere ilham vermiştir. Vefatına kadar bu camide görevini sürdürdü.

1979 yazında gittiği Hicaz’dan 1980 Şubatında ağır hasta olarak döndü. Ameliyat olduktan sonra hac mevsimi gelince tekrar hacca gitti. 13 Kasım 1980’de İstanbul’da vefat etti. Cenaze namazı 14 Kasım’da Süleymaniye Camii’nde kılındıktan sonra Kanûnî Sultan Süleyman Türbesi hazîresine defnedildi.

Mehmed Zahid Kotku Hazretleri insan eğitimini esas almış, kendini fertlerin iç dünyalarının zenginleştirilmesine adamıştı. Görev yaptığı camilerde her pazar ikindi namazının ardından Râmûzü’l-eḥâdîs̱ dersleri vermiş, cuma vaazları ve önemli günlerdeki konuşmaları yanında özel sohbetleriyle de halkı eğitmeye çalışmıştır. Vaaz ve sohbetlerinde dinî konuların yanı sıra ülkenin ekonomik, politik, kültürel ve sosyal problemleriyle ilgili görüşlerini de ifade etmiş, bu tavrıyla bilhassa üniversite öğrencileri üzerinde etkili olmuştur. Eğitim ve yardımlaşma amaçlı bazı vakıflar onun tavsiyesi üzerine kurulmuş, ayrıca birçok hayır kurumunun tesisine vesile olmuştur.

MEHMED ZAHİD KOTKU HAZRETLERİ’NİN ESERLERİ

  1. Tasavvufî Ahlâk: Nakşibendiyye tarikatının âdâb ve erkânı ile ahlâkî konulara dairdir.
  2. Cennet Yolları (Hadislerle İlim): İlmin ve ulemânın önemini hadislere dayanarak açıklayan eser âlimlerin siyasî ve sosyal alanlarda da etkin olması gerektiğini anlatır.
  3. Ana Baba Hakları: Allah hakkına riayet, Hz. Peygamber’in ve ulemânın hakkı, evlâdın babasındaki hakları, karı koca hakları, komşu hakları ve millet hakları konularını da ihtiva etmektedir.
  4. Mehmed Zahid Kotku (k.s.)’dan Özel Sohbetler: Müellifin son yıllarına ait bazı vaaz ve özel sohbetlerini ihtiva etmektedir.
  5. Ehl-i Sünnet Akaidi: Fıkh-ı Ekber, el-Milel ve’n-niḥal, Sevâdü’l-aʿẓam ve Şerḥu’l-Emâlî’den iktibasları ihtiva eden eser açıklamalarla zenginleştirilmiştir.

Kotku’nun kuddise sirruh diğer eserleri de şunlardır: Nefsin Terbiyesi, Hadislerle Nasihatlar, Müminlere Vaazlar (I-II), Zikrullah’ın Faydaları.

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

TÜRKİYE'DE ALLAH DOSTLARI HARİTASI

Türkiye'de Allah Dostları Haritası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.