Mektupla Manevi Terbiye
Muhterem Üstad Musa Topbaş Efendi, bir terbiye usûlü olarak, mektup ve tebrikleşmeyi de en güzel şekilde değerlendirirdi.
Örnek olması bakımından bir mektubundan bâzı kısımları buraya alıyoruz:
“Muhterem evlâdım!
…Mâneviyatta hizmet, insan rûhunda çok büyük bir mevki işgâl eder. Hizmet yolunda bulunanlar (karşılık beklemeden) büyük derecelere nâil olurlar, yine bunda da başta ihlâs, istikâmet, hemcinsine karşı şefkatli ve nezâketli olmak şartıyla… Hiçbir ehlullah tasavvur edilemez ki ihlâssız ve mahviyetsiz olsun… Nezâketle ve hilmiyetle kalpler fethedilir, sevgiler çoğaltılır. Hilm sahibi olup hemcinsine rıfk ve mülâyemetle muâmele edenler, seçilmişlerden olurlar. Bunları Allah sever ve kullarına da sevdirir…
Bu yazılanlar işin zâhir kısmından bir cüzdür, ehl-i irfân için sezilecek çok ince sırlar vardır. Nitekim Eşrefoğlu Rûmî Hazretleri:
«Dil dudak deprenmeden sözü işiten gelsin!» buyuruyorlar.”[1]
[1] Altınoluk, sayı: 162, s. 6, Ağustos 1999.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları