Melekler ve Görevleri

Melekler ne iş yapar? Dört büyük melek ve görevleri nelerdir? Yazıcı, Arşı taşıyan, Münker ve Nekir melekleri ile diğer meleklerin görevleri nelerdir?

Âyet ve hadislerde sayıları hakkında bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri, Allah’a ibadet ve verilen görevleri eksiksiz yerine getirmektir. Melekler görevleri bakımından aşağıdaki gruplara ayrılarak incelenebilir:

BÜYÜK MELEKLER VE GÖREVLERİ

Bunlar dört tane olup şunlardır:

1. Cebrâil (a.s) Görevi: Kur’an-ı Kerim’de, Rûhu’l-Emîn, Rûhu’l-Kudüs ve Rûh gibi adlarla da anılır. Allah ile peygamberleri arasında elçilik görevi yapar. Bütün peygamberlere Allah’ın vahyini bu melek getirmiştir. Cebrâil (a.s)’dan Kur’an-ı Kerim’de şöyle söz edilir: “O (Kur’an’ı), uyarıcılardan olasın diye, senin kalbine Rûhu’l-Emîn indirmiştir.” [1] “De ki: Onu, Rûhu’l-Kudüs, Rabbinin katından, inananları güçlendirme, teslim olanlara yol gösterme ve bir müjde olmak üzere, gerçekle indirmiştir.” [2] “(Kadir gecesinde) gece boyunca melekler ve Rûh, Rableri’nin izniyle, her türlü buyrukla inerler.” [3] İsa için de şöyle buyurulur: “Biz O’nu, Rûhu’l-Kudüs ile destekledik” [4] Cebrâil (a.s) meleklerin en üstünü ve en büyüğü olduğu için, kendisine “seyyidü’l-melâike (meleklerin efendisi)” denilmiştir.

2. Azrâil (a.s) Görevi: Görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için “melekü’l-mevt (ölüm meleği)” adıyla anılmıştır. Onun bu görevi Kur’an’da şöyle bildirir: “De ki; size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra da Rabb’inize döndürüleceksiniz.” [5]

3. İsrâfil (a.s) Görevi: Kıyametin kopması ve yeniden diriliş için olmak üzere iki defa sûra üfürmekle görevlidir. Kur’an-ı Kerim’de, canlı varlıkların sonu olan bu olay şöyle ifadesini bulur: “(Birinci) sûra üfürülmüş, artık Allah’ın diledikleri dışında, göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi düşüp ölmüştür. Sonra sûra bir kere daha üfürülür. Onlar da hemen ayağa kalkarak bekle­şir­ler.” [6]

4. Mikâil (a.s.) Görevi: Dünya ve dünya dışı bir takım fizik olayların, yağmur, rüzgâr ve ekinlerin bitmesi gibi oluşumların meydana gelmesinde görevli bir melektir. Kur’an-ı Kerim’de Mikâil (a.s)’dan şöyle söz edilmiştir: “Kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cibril’e ve Mikâil’e düşman olursa bilsin ki, Allah kâfirlerin düşmanıdır.” [7]

DİĞER MELEKLER

Bu dört büyük melekten başka, çeşitli ibadet, taat ve işlerle görevli bir takım melekler daha vardır. Bunlardan özel görevleri bilinenlerin başlıcaları şunlardır:

Yazıcı Meleklerin Görevleri: Bunlara “kirâmen kâtibîn” denir. İnsanın sağında ve solunda bulunan iki melektir. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları yazmakla görevlidir. Bunlar kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere tanıklık da edeceklerdir. Kur’an’da bu melekler hakkında şöyle buyurulur: “Sağında ve solunda oturan iki melek yaptıklarınızı yazmaktadır. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında hazır bir gözetleyici bulunmasın.” [8] “Şüphe yok ki, üzerinizde kesin, bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler.” [9]

Arşı Taşıyan Meleklerin Görevleri: “Hamele-i Arş” denilen bu melekler, arşın yükünü üstlenen meleklerdir. Âyette şöyle buyurulur: “Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler..” [10] “Melekler, onun çevresinde duracaklar, o gün Rabb’inin Arşı’nı onlardan başka sekiz tanesi taşıyacak.” [11] Arşın taşıyıcıları olan bu melekler rivayete göre dört olup, yukarıdaki âyete göre kıyamet gününde bunların sayısı sekize çıkacaktır. Arşı yüklenmeleri; onu koruma ve yönetme ile görevli olduklarını ifade eder, ya da Cenâb-ı Hakk’a yakınlıkları ve şerefleri yüzünden böyle anılmışlardır. Ancak Kur’an’da Arşın çevresini kuşatan meleklerin çok sayıda olduğu belirtilir.[12] Arşı yüklenenlerle birlikte hepsine “kerûbiyyûn (Allah’a en yakın melekler)” denilir. 

Münker ve Nekir Meleklerinin Görevleri: Ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. “Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan” anlamına gelen münker ve nekir, mezardaki ölüye, hiç görmediği, yadırgayacağı bir şekilde görünecekleri için bu adı almışlardır. Bu iki melek kabirdeki kişiye; “Rabbin kim? Peygamber’in kim? Kitabın ne?” diye soracaklar, alacakları cevaba göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.

Bunların dışında meleklerin, savaşlarda mü’minlere yardım etmeleri,[13] Allah’ı zikir ve tesbih etmeleri,[14] Allah’a itâatları,[15]  peygamberlere dua etmeleri,[16] insanları gözetlemeleri,[17] mü’minler için dua etmeleri,[18] bu iş ve görevler arasında sayılabilir.

Bütün peygamberler ve semavî kitaplar meleklerin varlığını haber vermiştir. Meleklerin görülmemesi, gözlerimizin, onları görebilecek güç ve yeteneğe sahip olmayışından ileri gelir. Nitekim biz ruh, akıl ve nefis gibi fizik kesafeti bulunmayan manevî varlıkları da göremeyiz, fakat varlıklarından da bir şüphemiz bulunmaz. Mikrop da gözle görülmez, fakat mikroskopla görüntü ortaya çıkar. Mikrop keşfedilmezden önce, varlığını inkâr edenler vardı. Fakat bugün görüldüğü için inkârın bir anlamı kalmadı. Bu yüzden gözle görülemeyen bazı varlıkları basiret, mânevî göz veya kalp gözü açık olan kimsenin görmesi mümkündür.

Dipnot:

[1] Şuarâ, 26/193, 194.

[2] Nahl, 16/102. bk. Nahl, 102; Şuarâ, 193.

[3] Kadr, 97/4. bk. Nebe’, 78/38; Meâric, 70/4.

[4] Bakara, 2/87; Cebrail (a.s) ile ilgili ayetler için bk. Mu’cemu’l-Müfehres li Elfâzı’l-Kur’an, “Cibril” mad.; Nevzat Yüksel, Konularına Göre Kur’an-ı Kerim Fihristi, 4. baskı. İstanbul 1990, s. 63.

[5] Secde, 32/11.

[6] Zümer, 39/68.

[7] Bakara, 2/98; bk. Nâziât, 79/5.

[8] Kâf, 50/17, 18.

[9] İnfitâr, /10-12. bk. Zuhruf, 43/80.

[10] Mü’min, 40/12.

[11] Hâkka, 69/17.

[12] bk. Zümer, 39/ 75.

[13] bk. Âl-i İmrân, 3/123-126; Enfâl, 8/9, 13, 50; Tevbe, 9/25-26; Ahzâb, 33/9; Feth, 48/47.

[14] A’râf, 7/206; Nahl, 16/49, 50; Saffât, 37/165-166; Mü’min, 40/7; Fussılet, 41/38; Şûrâ 45/5.

[15] Enbiyâ, 21/27-28.

[16] Ahzâb, 33/56.

[17] Târık, 86/1-4.

[18] Mü’min 40/7-9; Şûrâ, 42/5.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

MELEK NEDİR?

Melek Nedir?

İSLAM’DA MELEK TASVİRİ

İslam’da Melek Tasviri

DÖRT BÜYÜK MELEK VE GÖREVLERİ

Dört Büyük Melek ve Görevleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.