Menopozda Kemik Kaybına Karşı Yürüyün!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, her gün düzenli olarak tempolu yürümenin menopozda kemik kaybına karşı birebir olduğuna dikkat çekiyor!

Ülkemizde kadınlar ortalama 46 yaş sonrasında menopoza giriyor. Sıcak basması, sinirlilik,  kilo alma ve ciltte kırışıkların artması gibi sorunlar, menopoz döneminde kadınların en çok yakındıkları sorunları oluşturuyor. Ancak menopozun yol açtığı çok daha önemli bir problem var; tıp dilinde “osteoporoz” olarak bilinen kemik kaybını hızlandırması. Bu nedenle her kadının kemik kaybına karşı henüz gençlik döneminde önlemler alması çok önemli. Bu önlemlerin başında ise düzenli olarak “egzersiz yapmak” geliyor!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, her gün düzenli olarak tempolu yürümenin menopozda kemik kaybına karşı birebir olduğuna dikkat çekiyor!

BOY KISALIYOR, KIRIKLARA EĞİLİM ARTIYOR

Kemik kaybı aslında 20 yaşından sonra başlamakla birlikte, menopoz dönemine kadar çok önemli bir kayıp görülmüyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hüsnü Görgen, menopozdan sonra östrojenin eksilmesiyle beraber kemik yoğunluğunda azalma ve kırıklara eğilim söz konusu olduğunu belirtiyor. Vücudumuzda kortikal kemik ve trabeküler kemik olmak üzere iki ayrı kemik türü mevcut.

Kortikal kemik tüm vücut kemiklerinin yüzde 80’ini oluşturuyor. Doç. Dr. Hüsnü Görgen, trabeküler kemiklerde (omurgalar ve uzun kemiklerin uç kısımları) yılda yüzde 5 ve vücudun total kemik kitlesinde ise yılda yüzde 1-1.5 oranında kayıp görüldüğünü belirterek şu bilgileri veriyor:

“Menopozdan 20 yıl sonra trabeküler kemik kitlesinde yüzde 50 ve kortikal kemiklerde yüzde 30 oranında kayıp oluyor. Bunun sonucunda boy kısalıyor ve kırıklara eğilim artıyor. Örneğin yapılan çalışmalarda 70 yaşındaki kadınların yüzde 25’inde sırt veya bel kemiklerinde ve 90 yaşındaki kadınların yüzde 20’sinde kalça kırığı olduğu saptanmış”

ERKEN TEDAVİ KIRIKLARI ÖNLEYEBİLİYOR

Doç. Dr. Hüsnü Görgen, menopozdan sonraki erken dönemlerde kemik kaybının daha hızlı olduğu için tedaviye mümkün olduğunca erken başlamak gerektiğine dikkat çekiyor. “Hormonal tedaviyle kemik kırıkları yüzde 50 oranında azaltılabiliyor. Ancak bu amaçla menopoza giren kadınlara östrojen verilmesi önerilmiyor” diyen Doç. Dr. Hüsnü Görgen sözlerine şöyle devam ediyor:

“Yapılan çalışmalarda; tedaviye kalsiyum eklendiğinde sırt ve bel kemiği kırıklarında yüzde 80 oranında bir azalma olduğu saptanmış. Ayrıca 70 yaşın üzerindeki kadınlarda ve güneşin az olduğu bölgelerde yaşayanlarda tedaviye D vitamini eklenmesi gerekiyor”

GÜNDE 2 KİLOMETRE YÜRÜYÜN

Kemik kaybının önlenmesinde yaşam şekline de dikkat etmek gerektiğini belirten Doç. Dr. Hüsnü Görgen, bunun en etkili yollarından birinin  ise “egzersiz” olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:

“Menopoz dönemindeki kadınlara günde 2-2.5 km. yürüyüş öneriliyor ve bunun tedavinin etkinliğini artırdığı düşünülüyor. Yürüyüşün yanı sıra dans, tenis ve ip atlama gibi vücuda ağırlık bindiren spor türleri de osteoporozda korunmada etkili oluyor. Eğer düzenli olarak yürüyüş yapılamıyorsa, haftada 3-4 gün, 30 dakika bu tür egzersizleri yapmakta fayda var”

8 ADIMDA KEMİK KAYBINI ÖNLEME

Doç. Dr. Hüsnü Görgen, kemik kaybına karşı alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor:

  1. Alkol ve sigara kullanımından kaçınmanız çok önemli. Çünkü özellikle sigara kullanımı kemik kaybını artırıyor.
  2. Yeterli miktarda kalsiyum alımına dikkat edin. Süt ve süt ürünlerinin yanı sıra yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller, fındık, badem, kuru incir en iyi kalsiyum kaynaklarını oluşturuyor.
  3. Osteoporoz açısından risk grubunda yer alıyorsanız, D vitamini ile birlikte 1200–1500 mg/gün kalsiyum takviyesi yapmanız da uygun olacaktır. Tabii doktorunuza danışarak!
  4. Protein kemikler için büyük önem taşıyor, bu nedenle yeterli miktarda almanız çok önemli. Ancak yüksek proteinli diyetlerden de kaçının. Çünkü fazla miktarda protein tüketmek kemiklerde güç kaybına yol açıyor.
  5. Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmeyin. Aşırı tuz vücutta kalsiyum kaybına, dolayısıyla kemik kaybına neden oluyor.
  6. Kafein kalsiyum emilimini azaltarak kemik kaybına yol açıyor. Bu yüzden günde 3 bardaktan fazla kahve ile çay içmeyin. Ayrıca kolalı içeceklerden de kaçının.
  7. İdeal kiloda kalın. Aşırı zayıf olmak östrojen seviyesinde de azalmaya neden olarak osteoporozu tetikliyor.
  8. Bol bol sebze ve meyve tüketmeye özen gösterin.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.