Merhamet Hakkında İki Hadis-i Şerif
Allâh’a îmân etmek, merhametli olmayı îcâb ettirir. Zira Cenâb-ı Hakk’a îmân eden kişi O’nu sever ve emirlerine itaat eder.
"BİRBİRİNİZE MERHAMET ETMEDİKÇE CENNETE GİREMEZSİNİZ"
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün:
“–Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe Cennetʼe giremezsiniz.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:
“–Yâ Rasûlâllah! Hepimiz merhametliyiz.” dediler.
BÜTÜN MAHLÛKÂTA MERHAMET
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilâkis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” buyurdular. (Hâkim, IV, 185/7310)
Mevlânâ Hazretleri de der ki:
“Şefkat ve merhamette Güneş gibi ol!”
Güneş, nasıl ki yeryüzündeki bütün mahlûkâta ışık, sıcaklık ve gıda vesîlesi olup, en kuytu yerlere kadar ulaşıyorsa; bir mü’minin gönlü de, şefkat ve merhamette; şâmil, engin, geniş ve yüce ufuklara sahip olmalıdır.
ÎMÂN, MERHAMETLİ OLMAYI GEREKTİRİR
Allâh’a îmân etmek, merhametli olmayı îcâb ettirir. Zira Cenâb-ı Hakk’a îmân eden kişi O’nu sever ve emirlerine itaat eder. Hattâ zamanla O’nunla alâkası olan her şeyi derece derece sevmeye başlar. Cenâb-ı Hak ise Kur’ân-ı Kerîm’de en çok Rahmân ve Rahîm sıfatlarını hatırlatır ve devamlı mahlûkâtına merhametli davranmayı emreder. Bu durumda bir mü’minin hem Cenâb-ı Hakk’ın emrine riâyet etmesi, hem de O’nun ahlâkıyla ahlâklanması îcâb eder. Merhametten uzak bir gönül ise, Allah’tan uzak ve nasipsiz bir gönüldür.
MERHAMET ETMEYENE MERHAMET OLUNMAZ
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün torunu Hasan -radıyallahu anh-’ın yanağından şefkatle öpmüşlerdi. O esnâda yanında Akra bin Hâbis oturuyordu. Akra:
“–Benim on tane çocuğum var, bugüne kadar hiçbirini öpmüş değilim!” dedi.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ona şöyle bir baktılar ve:
“–Merhamet etmeyene merhamet olunmaz!” buyurdular. (Buhârî, Edeb, 18)
Yine Peygamber Efendimiz’e bir bedevî gelmiş ve:
“–Siz çocukları öper misiniz, biz hiç öpmeyiz!” demişti. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Allah senin kalbinden merhamet ve şefkat duygusunu çekip aldıysa ben sana ne yapabilirim ki?” buyurdular. (Buhârî, Edeb, 18)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslâm, Erkam Yayınları