Merhamet Toplumu

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Merhamet Toplumu” başlığıyla yayınlandı.

“Merhamet Toplumu” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, merhamet duygusunun Allah’ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri olduğu belirtildi.

En belirgin özelliği merhamet ve şefkat olan Peygamberimiz (s.a.s) ümmetine; eşlerin birbirlerine, yaşlılara ve çocuklara karşı merhametli olmalarını tavsiye etmiştir.

İşte 25.11.2022 tarihli cuma hutbesi.

MERHAMET TOPLUMU

Muhterem Müslümanlar!

Cenâb-ı Hakk’ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerden biri de merhamet duygusudur. Merhamet, Rabbimizin “Rahmân” isminin bir tecellisidir. Merhamet, kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır. Şefkatli ve insaflı davranmaktır. Merhamet, kalpleri kin, öfke ve intikam gibi hastalıklardan temizlemektir. Gönülleri sevgi, saygı ve affın güzelliğiyle tezyin etmektir. Can taşıyan her bir varlığa hatta bütün kâinata muhabbet nazarıyla bakmaktır.  

Aziz Müminler!

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s)’in en belirgin özelliği onun merhamet ve şefkatidir.[1] Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in davranış şekli şöyle anlatılmaktadır. “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”[2]

Allah Resûlü (s.a.s), “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en güzel davranandır.”[3] buyurarak eşlerin birbirlerine karşı insaflı ve merhametli olmalarını emretmiştir. “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.”[4] müjdesiyle dua ve bereket vesilemiz olan yaşlılara güzel muamelede bulunmayı tavsiye etmiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in çocuklara karşı olan şefkat ve muhabbetini ise çocukluğunu peygamberimizin yanında geçiren Hz. Enes (r.a) şöyle anlatmaktadır: “Allah Resûlü, beni bir kez olsun azarlamadı, kalbimi kırmadı. Bana karşı sürekli ‘evladım’, ‘yavrucuğum’ gibi gönül alıcı, sevgi dolu ifadeler kullandı.”[5]

Kıymetli Müslümanlar!

“Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.”[6] buyuran Resûlüllah (s.a.s)’in şefkat ve merhametinden bütün canlılar gibi hayvanlar da nasibini almıştır. Rahmet elçisinin insanlığa takdim ettiği ilkeler üzerinde yükselen İslam medeniyetinde hayvanlara şefkat ve merhamet gösterilir. Onların uygun ortamlarda yaşama ve barınma hakları gözetilir. Ancak hayvanların hakkı korunurken, mükerrem bir varlık olan insanın zarar görmesine de izin verilmemelidir. İnsan hayatını tehdit eden hayvanlar cadde ve sokaklarda başıboş bırakılmamalıdır. Hastalık riski taşıyan veya saldırgan hayvanlardan başta çocuklarımız olmak üzere insanlarımızı korumak, bunun için gerekli tedbirleri almak hepimizin sorumluluğudur.

Değerli Müminler!

Şiddet, öfke, kin ve nefretin yürekleri işgal ettiği günümüzde merhamet medeniyetinin birer mensubu olarak bize düşen, Rahmet Peygamberinin mesajlarına yeniden sarılmaktır. “Ben ancak rahmet olarak gönderildim.”[7] buyuran Allah Resûlü’nün ilim, hikmet ve irfan mektebinde gönüllerimizi eğitmektir.

O halde geliniz! Asrımızın en büyük hastalığı haline gelen merhametsizliği bir tarafa bırakarak; eşimize, çocuğumuza, ana babamıza, yaşlılarımıza, çevremize ve bütün canlılara karşı vicdanlı ve merhametli olalım. Gönlümüzde merhamet pınarları çağlasın daima. Kalbimizde merhamet adlı bir çınar büyüsün. Şefkat ve rahmet kaplasın dört bir yanımızı. Ailemiz ve toplumumuz merhamet ocağı olsun.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Merhamet edene Rahman olan Allah da merhamet eder. Siz yerdeki bütün mahlûkata merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.”[8]

Dipnotlar:

[1] Tövbe, 9/128. [2] Âl-i İmrân, 3/159. [3] Tirmizî, Menâkıb, 63. [4] Tirmizî, Birr, 75. [5] Buhârî, Edeb, 39; Müslim, Âdâb, 31. [6] Buhârî, Müsâkât, 9. [7] Müslim, Birr, 24. [8] Ebû Dâvûd, Edeb, 58.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

MERHAMET ÖRNEKLERİ

Merhamet Örnekleri

ŞEFKAT VE MERHAMET PEYGAMBERİ

Şefkat ve Merhamet Peygamberi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.