Merhametimiz Kadar İnsanız
Merhamet, bütün büyüklerin müşterek vasfıdır. Rahmân ve Rahîm olan Mevlâya kurbiyyetin (yakınlığın) derecesi, gönüldeki merhametle doğru orantılıdır. Nitekim Habibullah olan Peygamberimizin cihanşümul vasfı “rahmetenlilâlemîn” (bütün âlemlere rahmet) oluşudur. Öyleyse merhametimiz kadar insanız.
Ebû’l-Hasan Harakanî (kuddise sirruh) şöyle buyurur:
“Sabahleyin kalkan âlim ilminin, zâhid de zühdünün artmasını ister. Ebû’l-Hasan ise bir kardeşinin kalbine sevinç ve neşe verebilme derdindedir.”[1]
“Bir din kardeşini incitmeden sabahtan akşama çıkan bir mü’min, o gün akşama kadar Resûlullâh (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz ile beraber yaşamış gibidir. Eğer bir mü’mini incitirse Allah Teâlâ onun o günkü ibadetini kabûl etmez.”[2]
“Türkistan’dan Şam’a kadar birinin parmağına batan diken benim parmağıma batmıştır, birinin ayağına çarpan taş benim ayağımı acıtmıştır, bir kalpte hüzün varsa o kalp benim kalbimdir.”[3]
“İlâhî! Bütün şartlar altında Sen’in ve Rasûlünün kölesi, mü’minlerin hizmetçisiyim!”[4]
[1] Attâr, s. 611.
[2] Attâr, s. 628.
[3] Attâr, s. 604.
[4] Attâr, s. 616.
Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları