Meryem Suresi 31. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Meryem Suresi 31. ayeti ne anlatıyor? Meryem Suresi 31. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Meryem Suresi 31. Ayetinin Arapçası:
وَجَعَلَن۪ي مُبَارَكًا اَيْنَ مَا كُنْتُۖ وَاَوْصَان۪ي بِالصَّلٰوةِ وَالزَّكٰوةِ مَا دُمْتُ حَيًّاۖ
Meryem Suresi 31. Ayetinin Meali (Anlamı):
“Nerede olursam olayım beni hayır ve bereket sebebi kıldı. Hayatta kaldığım müddetçe bana namazı ve zekâtı emretti”.
Meryem Suresi 31. Ayetinin Tefsiri:
Bu
bebek Hz. İsa idi. Konuşmasında daha ziyade
kendisinin Allah’ın yarattığı ve O’nun emirlerini yerine getirmekle vazifeli;
doğmuş olan, ölecek ve hesap vermek üzere yeniden diriltilecek olan bir kul
olduğu üzerinde durmuştur. Âdeta o, daha ilk günden, sonraları kendisini ilâh
edinecek olan Hıristiyanlara açık mesajlar vermiştir. Burada Hz. İsa’nın bizzat
kendi ifadeleriyle dile getirdiği güzel hasletlerini kısaca şöyle izah
edebiliriz:
Kulluk: عَبْدُ اللّٰهِ (Abdullâh) ismiyle önce onun Allah’a kulluk
vasfına dikkat çekilir. Allah Teâlâ, İsa’ya öncelikle bunu söylemesini
emretmiştir. Çünkü Allah, ileride Hıristiyanların ona “Allah’ın oğlu”
diyeceklerini bilmektedir.
اَلْكِتَابُ (kitap): Kitaptan maksat, Hz. İsa’nın tatbikle vazifeli olduğu
şeriattir. Değiştirilmekten ve bozulmaktan korunması için yazılması
gerektiğinden dolayı ona bu isim verilmiştir. Bu şeriatin kitabı tabiatıyla
İncil’dir. Fakat bundan Tevrat’ın kastedilmiş olması da mümkündür. Çünkü Hz.
İsa’ya Tevrat’ta bulunan bütün ahkam ve kaidelerin ilmi de verilmişti. (İbn Âşûr, et-Tahrîr
ve’t-tenvîr, XVI, 98)
اَلْمُبَارَكُ (mübârek): Allah
Teâlâ Hz. İsa’yı bulunduğu her yerde mübârek kılmıştır. “Mübârek”, bütün
hallerinde, amellerinde, davranışlarında ve konuşmalarında hayır ve bereket
bulunan, bereketli kimse demektir. Hz. İsa gerçekten bereketli bir
peygamberdir. Allah onu İsrâiloğulları’na göndermiş, onlara daha önce haram
olan bir kısım şeyleri helâl kılmış ve onları güzel ahlâka davet etmiştir. Bu
onda bulunan bereketin en bariz tezahürüdür. O bir yere vardığı zaman, o bölge
halkının iyiliğine ve hidâyete ermelerine ve hayırlı işler yapmalarına vesile
olurdu. Onunla cahiller, kasvetli kimseler ve bozguncular karşılaşsa bir anda
sâlih kimseler haline gelir, kalpleri iman ve hikmetle dolardı. (İbn Âşûr, et-Tahrîr
ve’t-tenvîr, XVI, 99)
اَلْبَرُّ (berr): Berr,
iyilik yapan kimse demektir. Hz. İsa kavmi arasında en çok iyilikle maruf
kişiydi. O anasına karşı da son derece müşfik ve merhametli bir evlattı. Bu
vasfın belirtilmesindeki hikmet şudur: O dönemler İsrâiloğulları arasında ana
babaya iyilik zayıflamış ve neredeyse yok derecesine gelmişti. Burada sadece
“anne” kaydının olması, Hz. İsa’nın babasının olmaması sebebiyledir. Ayrıca
anne daha zayıf yapılı olması sebebiyle iyiliğe daha çok muhtaçtır. Bir de
annenin evladına olan şefkati ve onun meşakkatine katlanması, çocuğun kendisine
iyilik yapmasını kolaylaştırmaktadır.
Cebbâr
ve şakî olmaması: اَلْجَبَّارُ (cebbâr), insanlara
karşı olan davranışlarında kaba ve kibirli kimse demektir. اَلشَّقِيُّ (şakî) ise zarara uğramış, davranışları
kendisi için bir leke ve elem kaynağı olan kişi demektir. Cebbarın şaki ile
sıfatlanması, böyle kişinin dünya ve âhiretteki acı akıbetini bildirmek
içindir. Yani cebbâr vasfı onun dünyasının, şakî vasfı da âhiretinin berbat
olduğunu bildirmektedir. Hz. İsa ve diğer bütün peygamberler böyle olumsuz
vasıflardan uzaktırlar.
Sayılan
bu güzel vasıflar Meryem oğlu İsa’nın kimliğini tam olarak haber verir:
Meryem Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Meryem Suresi 31. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...