
Meryem Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?
Meryem suresinin 44. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Tebliğ üslubunu bildiren âyet; Meryem suresinin 44. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Meryem Suresinin 44. ayetinde şöyle buyrulur:
Meryem Suresi 44. Ayet Arapça:
يَٓا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِيًّا
Meryem Suresi 44. Ayet Meali:
“Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, Rahman’ın buyruğuna uymamıştır.” (Meryem, 19/44)
Bilgi:
Peygamberlerin en büyük vazifesi tebliğdir. Bu sorumluluk onlardan sonra ümmetlerine aittir. Tebliğe muhatap olanların içinde yakın akraba hatta ana, baba, eş, oğul bulunabilmektedir. Nitekim Hz. İbrahim -aleyhisselâm- babasına, Hz. Nuh -aleyhisselâm- oğluna, Hz. Lût -aleyhisselâm- hanımına tebliğde bulunmuşlardır. Tebliğde bulunan kişinin kullandığı üslup sözün tesiri açısından son derece önemlidir. Bu ayette Hz. İbrahim -aleyhisselâm-’ın babasına söylediği bir söz vardır. İbrahim’in -aleyhisselâm-, müşrik olan babasına “babacığım” diye hitap etmesi hem tebliğde ne kadar hassas olduğunu hem de babasına karşı saygıda kusur etmediğini göstermektedir.
Mesaj:
- Allah yoluna hikmet dilini kullanarak, güzel öğütle çağırmak esastır.
- Tebliğde daima yapıcı bir dil kullanmak gerekir.
Kelime Dağarcığı:
Âsiyy: Allah’ın emirlerine karşı gelen, âsi.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Meryem Suresi 44. Ayet Tefsiri:
- Rasûlüm! Kitapta İbrâhim’in kıssasını da anlat. Gerçekten o, özü sözü doğru bir peygamberdi.
- Babasına şunları söylemişti: “Babacığım! Hiçbir şey işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan putlara niçin tapıyorsun?”
- “Babacığım! İnan ki, sana ulaşmayan bir bilgi bana gelmiştir. Öyleyse bana uy da seni dosdoğru bir yola eriştireyim.”
- “Babacığım! Sakın şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a âsi olmuştur.”
- “Babacığım! Doğrusu ben, bu gidişle o Rahmân’dan sana bir cezanın gelip dokunmasından ve neticede şeytana tam bir dost olmandan korkuyorum.”
Hz. İbrâhim ulu’l-azm peygamberlerdendir. Sıddîktır; özü sözü doğru, sadâkat ehli, son derece dürüst bir insandır. Kur’ân-ı Kerîm, İbrâhim (a.s.)’ın babasına olan nasihatlerine, onu şirk batağından kurtarmak için gösterdiği gayretlerine, onun için yaptığı dua ve istiğfarlarına zaman zaman yer verir. (bk. En‘âm 6/74; Tevbe 9/114; Şuarâ 26/86) Burada da bu nasihatlerin mühim bir kısmı beyân edilir. İbrâhim (a.s.)’ın daveti gayet açıktır. Öncelikle babasının gönlüne tesir edecek bir üslup kullanarak her defasında ona “Babacığım!” diye hitap eder. Ondan putlara tapmayı terk etmesini, doğru yola ulaşabilmek için, Allah’tan vahiy alan bir peygamber olarak kendine uymasını ister. Böyle yapmayıp şeytana uyduğu takdirde, sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın gazabını celbedip azabına uğrayacağını hatırlatır.
Babasına gelmeyip Hz. İbrâhim’e gelen ilimden maksat; Allah’a iman, O’nu tanıma, O’na kulluk etme, ölümden sonra vuku bulacak hâdiseler ve Allah’tan başkasına tapanların karşılaşacakları azaplara dair ancak vahiyle bilinebilecek bilgilerdir. İbrâhim (a.s.), her ne kadar babası cehâletin zirvesinde olsa da onu aşırı cahillikle vasfetmemiştir. Kendisini de, engin bir bilgiye sahip olduğu halde, üstün bir ilimle anmamıştır. Aksine çok iyi bildiği bir hususta kendini babasının arkadaşı gibi göstermiştir. Bu ifadeler hep Hz. İbrâhim’deki rıfk, mülâyemet ve lutuf tezâhürleridir.
İbrâhim (a.s.)’ın babasını şeytana tapmaktan menetmesinin illeti, şeytanın Rahman’a âsi olmasıdır. Bundan, Allah’a isyan eden kimselere hiçbir durumda, hiçbir zaman ve zeminde itaat etmemek lazım geldiği anlaşılmaktadır. Zira âsiye itaat etmek, cezayı gerektirir ve nimetin elden gitmesine sebep olur.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR